“Gizlice alınan ses kaydı delil olur mu?” sorusu günümüzde sıkça merak edilen ve tartışılan hukuki konular arasında yer almaktadır. Özellikle son dönemlerde meydana gelen teknolojik gelişmelerle birlikte izinsiz bir biçimde ses kaydının gizlice alınması daha kolay hale gelmiş olmakla beraber bu kayıtların mahkemelerde delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı sorunu da ortaya çıkmıştır.
Gizlice alınan ses kaydının delil olup olmadığı sorusunu cevaplarken değinmemiz gereken hususlardan ilki şudur ki; özel verilerin izinsiz bir biçimde elde edilmesi konusu aslında Anayasa ile güvence altına alınmış olan özel hayatın gizliliği hakkının bir uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel hayat, kişilerin gözlerden uzakta, dört duvar arasındaki yaşantısı, mahremiyetini temsil etmektedir. Özel hayatın gizliliği hakkı aslında diğer haklardan farklı olarak modernleşme ve teknolojik gelişmelerin bir sonucu biçiminde ortaya çıkmıştır. Bu hak, bireyin kendisiyle alakalı olan herşeyin gizli kalması ve kayıt altına alınmamasını da kapsamaktadır. Dolayısıyla bu hakkın ihlal edildiği hallerde kişilerin cezai sorumluluğu söz konusu olacaktır. Temel haklar çerçevesinde ele aldığımız zaman “Gizlice alınan ses kaydı delil olur mu?” olmadığı sorusunun cevabı aslında açıktır; bu şekilde elde edilen deliller hukuka aykırı olduğundan kullanılması mümkün olmamakla beraber aynı zamanda suç teşkil etmektedir. Fakat bu durum birtakım istisnaları mevcuttur. Bu istisnalardan ilki boşanma davaları, ikincisini ise bazı ceza davaları oluşturmaktadır.
Bir kimsenin masum veya suçlu olduğunu ispat edebilmek için gizli şekilde alınan ses kaydı ceza davalarında kullanılıp kullanılamayacağı merak edilen konular arasında yer almaktadır. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan hükme göre, suç ancak hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delil ile ispat edilebilmektedir. Dolayısıyla kural olarak hukuka aykırı biçimde elde edilmiş deliller ceza davalarında kullanılamayacaktır. Fakat Yargıtay içtihatlarına bakıldığı zaman istisnai olarak gizlice alınmış olan ses ve görüntü kayıtları hukuka uygun delil olarak kabul edilmiştir. Örneğin bir kişi telefon üzerinden tehdite veya hakarete maruz kalmışsa tehdit suçu ya da hakaret suçu içeren bu konuşmayı gizlice ses kaydına alarak mahkemede delil olarak ileri sürebilecektir. Bu konuşmalar hukuka uygun kayıt olarak kabul edilmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun vermiş olduğu karara göre; bir kişinin kendisine karşı işlenen suçla alakalı olarak yeniden kanıt elde etme olanağı bulunmadığı ve bu konuda yetkili makamlara başvurma imkanı olmadığı ani gelişen hallerde, karşı taraf ile yapmakta olduğu konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olarak kabul edilmesi zorunludur, aksi halde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusu olacaktır. Yargıtay CGK’nun kararından da anlaşıldığı üzere “Gizlice alınan ses kaydının mahkemede delil olur mu?” sorusu bir istisna açıklanarak cevaplanmıştır.
Boşanma davasında ise gizlice alınan ses kaydının delil olup olmadığı sorusu farklı şekilde cevaplandırılmıştır. Yargıtay’a göre gizlice alınmış olan bir ses kaydının hukuka uygun olup olmadığı değerlendirilirken bu kaydın hukuka aykırı elde edilmesiyle hukuka aykırı üretilmesi şeklinde ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Yani sırf boşanma davasında kullanılması maksadıyla kurgulama yolu ile elde edilmiş olan ses kaydı, davada delil olarak kullanılamayacaktır. Usulsüz olarak yaratılan deliller, hiçbir biçimde boşanma davasında kabul edilmemekle beraber usulüne uygun olarak elde edilmemiş deliller somut olayın özelliğine göre değerlendirmeye alınabilecektir. “Gizlice alınan ses kaydı delil olur mu?“sorusuyla ilgili daha detaylı bilgi almak adına açılan ya da açılmak istenen davanın türüyle alakalı olarak uzman bir avukatla görüşülmesi en doğrusu olacaktır.
Gizlice Ses Kaydı Yapan Kişinin Cezai Sorumluluğu
Gizlice alınan ses kaydının delip olup olmayacağı sorusunu cevapladıktan sonra ele almamız gereken konulardan birisi de karşı tarafın haberi olmaksızın ses kaydı alındığı takdirde bu kaydı alan kişinin cezai sorumluluğunun ne olacağıdır. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki cezai sorumluluk, istisnai haller dışında kalan durumlarda söz konusu olmaktadır. Yukarıda belirtmiş olduğumuz istisnai durumlarda hukuka aykırı bir biçimde elde edilmiş delil olmadığından dolayı bu konuda kişilerin cezai sorumluluğundan bahsetmemiz de mümkün olmayacaktır.
Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu yer almaktadır. İlgili madde hükmüne göre, kişi veya kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına mahkumiyet söz konusu olacaktır. Eğer özel hayatın gizliliğinin ihlali görüntü ya da seslerin kayda alınması şeklinde gerçekleştirilmişse bu durumda fail hakkında hükmolunacak ceza 1 kat arttırılacaktır. Dolayısıyla gizlice alınan ses kaydı, mahkemede delil olarak kullanılamayacağı gibi bunun mahkemeye delil olarak sunulması halinde aslında kişi, cezaya mahkum edilecektir. Fakat aynı zamanda TCK’da yer alan hükümler çerçevesinde şunları da eklemeliyiz ki bazı hallerde gizlice alınan ses kaydı nedeniyle fail hakkında TCK m.132 veya m.133 hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
Fail haberleşmenin gizliliğini ihlal veya kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan dolayı yargılanacaktır. Dolayısıyla ses ya da görüntü kaydı olarak elde edilmiş bir delil mahkemeye sunulmadan evvel mutlaka bir avukata danışılmalı ve bu kaydın suç teşkil edip etmediği ve mahkemede delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı soruları cevaplanmalıdır. Aksi takdirde kişi davasında haklı olsa bile hukuka aykırı olarak elde etmiş olduğu delil nedeniyle cezalandırılabilecektir.
Hukuka Uygun Ses Kaydı Delili Nasıl Olmalıdır?
“Gizlice alınan ses kaydı delil olur mu?” sorusunu cevaplarken üzerinde durmamız gereken temel konulardan bir diğeri de hukuka uygun ses kaydı delilinin nasıl olması gerektiğidir. Elbette daha önce belirtmiş olduğumuz gibi gerek Yargıtay içtihatlarıyla gerekse Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararıyla belirtilen istisnai durumlarda bazı ses kayıtları hukuka uygun kabul edilmektedir. Dolayısıyla istisnai durumlar dışında kalan hallerde ancak hukuka uygun bir biçimde elde edilmiş ses kayıtları mahkeme tarafından delil olarak nitelendirilebilecek ve hükme esas alınabilecektir. Örneğin bir kimse sesinin kaydedildiğini biliyorsa bu durumda ses kaydı hukuka uygun delil niteliğinde sayılabilecektir. Fakat pratikte böyle bir durumla sıkça karşılaşıldığını söylememiz de pek mümkün değildir. Dolayısıyla genellikle istisnai durumlar söz konusu olmakta ve böylece “Gizlice alınan ses kaydı delil olur mu?” sorusu değerlendirilmektedir.
İçtihatlar ve kararlar yaratılan ayrıksı durumlar ve hukuka uygun olarak elde edilmiş ses kayıtları haricinde diğer görüntü veya ses kayıtları mahkeme tarafından dikkate alınmayacak olup kaydı alan kişinin ceza almasına da sebebiyet verebilecektir.