Kentsel Dönüşüm Avukatı Nedir? Kentsel Dönüşüm Danışmanlığı Ne Anlama Gelir?

  1. Topo Hukuk
  2. Kentsel Dönüşüm Hukuku
  3. Kentsel Dönüşüm Avukatı Nedir? Kentsel Dönüşüm Danışmanlığı Ne Anlama Gelir?
Kentsel Dönüşüm Avukatı

Kentsel Dönüşüm Avukatı

Kentsel dönüşüm nedir? Kentsel dönüşüm avukatı hangi işlemlerle ilgilenir? gibi soruların cevabı için kentsel dönüşüm terimini açıklamak gerekir. Kentsel dönüşüm, şehrin büyük bir kısmının bir proje kapsamında sistematik olarak dönüştürülmesidir. Bu dönüşüm kaçak yapıların ve depreme dayanıklı olmayan binaların yıkılarak yerlerine afetlere karşı dayanıklı ve şehrin bütünlüğüyle uyum içerisinde yeni binalar yapılması ya da yapıların güçlendirilmesi biçiminde olur. Kentsel dönüşüm 2012 yılında çıkarılan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Bölüştürülmesi Hakkında Kanun ile hayatımıza girmiştir. Söz konusu kanundan kısaca 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu olarak bahsedilmektedir.

Peki kentsel dönüşüm avukatı bu kamusal çalışmanın neresindedir? Kentsel dönüşüm avukatı kısaca mevzuata uygun hareket edilip edilmediğini kontrol eder, tarafların izlemeleri gereken yolları gösterir, ortak karar protokolü hazırlar, konsept ve ana proje seçim süreci ile binanın iskanının alınması sürecini yönetir, iptal davalarına bakar, müteahhidin sözleşmeye uymaması gibi hukuki problemlerle ilgilenir. Kentsel dönüşüm süreci ile ilgili tüm hukuki hususlarda müteahhide veya maliklere hukuki danışmanlık ve dava takip hizmetleri vermektedir.

Yapılaşmanın yüksek olmasından dolayı kentsel dönüşüm avukatı İstanbul ilinde yoğun olarak bulunmaktadır. Bağcılar, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beyoğlu, Esenler, Kağıthane, Şişli… gibi büyük semtler başta olmak üzere İstanbul’un hemen her yerinde kentsel dönüşüm çalışmaları mevcuttur. Kentsel dönüşüm konusunda uzman avukat ile çalışıldığı takdirde hak kayıpları en aza uğrayacak ve kişi hem zamandan tasarruf edecek hem de parasal kayıplara uğramayacaktır.

Kentsel Dönüşüm Avukatı ile Kentsel Dönüşüm Danışmanlığı Nedir?

Kentsel dönüşüm sürecindeki bazı hukuki uyuşmazlıklar dava yolu ile bazıları ise davaya gerek kalmadan çözülebilir. Kentsel dönüşüm danışmanlığı nedir? İnşaat ve yatırım sözleşmelerinin hazırlanması, maliklere yapılacak taşınma ve kira yardımlarının nasıl olacağı, riskli yapının tespiti ve kentsel dönüşüm sürecinin nasıl yönetileceği ile ilgili diğer bazı hususlarda dava açmaya gerek çoğu zaman olmamaktadır. Bu hususlarda kentsel dönüşüm danışmanlığı hizmeti verilmektedir. Öte yandan kentsel dönüşüm hukuki danışmanlık hizmeti sadece malik taraf için değil müteahhit taraf için de gereklidir. Örneğin iskânın nasıl alınacağı gibi hususlarda da hukuki danışmanlık hizmetini kentsel dönüşüm avukatı vermektedir.

Kentsel dönüşüm iptal davaları, olumsuz oy kullanan malike gönderilecek ihtarnameler ve kentsel dönüşüme karşı açılan davalarda ise dava takibi ile kentsel dönüşüm avukatlığı hizmeti verilmektedir. Kentsel dönüşüm avukatlığı da kentsel dönüşüm danışmanlığı gibi her iki tarafa hizmet verilebilen alanlardır. Örneğin kentsel dönüşüm avukatı yıkım sürecini engelleyecek şekilde daireyi boşaltmayan malike karşı açılacak davalarda veya doğacak zararları diğer maliklere rücu ettirmede müteahhit tarafa avukatlık hizmeti verebilmektedir.

kentsel dönüşüm avantajları, kentsel dönüşüm süreci
Kentsel Dönüşümün Avantajları

Kentsel Dönüşüm Avukatı İle Kentsel Dönüşüm Süreci Nasıl İşler?

Kentsel dönüşüm nasıl yapılır sorusu kendisine maliki oldukları yapıyla ilgili kentsel dönüşüm ile ilgili tebligat gelenlerin ve müteahhitlerin en çok sorduğu sorulardan birisidir. Kentsel dönüşüm süreci kentsel dönüşüm yönetmeliğine uygun olarak gerçekleşir ve aşamaları sırasıyla şu şekildedir:

  1. Başvuru aşaması. Maliklerden biri ya da bunların kanuni temsilcileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayınladığı listedeki lisanslı kuruluşlardan birine başvurarak kentsel dönüşüm sürecinin başlatılmasını isteyebilir. Kentsel dönüşüm başvurusunu yapmada ayrıca yetkili olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘dır.
  2. İnceleme aşaması. Kendisine başvuruda bulunulan lisanslı kuruluş binadan bir parça alarak veya binayı inceleyerek kentsel dönüşüm şartlarına uyup uymadığını tespit eder. Yapının riskli olduğuna karar verilirse oluşturulan riskli yapı tespit raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bildirilir. Bakanlık raporu ilgili tapu müdürlüğüne gönderir. Tapu müdürlüğü binayı tapuya riskli olarak şerh eder.
  3. İtiraz ve yıkım süreci. Tapu müdürlüğü maliklere binalarının riskli olduğuna ve kentsel dönüşüm süreci içerisinde yıkılacağına dair bir tebligat çeker. Bu tebligata 15 gün içerisinde itiraz edilebilir. İtiraz bakanlığın oluşturduğu bir teknik heyetce incelenir ve binanın riskli olduğu teyit edilirse artık 60 günlük yıkım süreci başlar. Belediye bu süreç içerisinde binanın elektrik, su ve doğalgazını keser. Maliklerden binanın tasfiyesi istenir. Tasfiye sürecinde sıkıntı çıkaran malikler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulabilir.

Kentsel dönüşüm avantajları göz önüne alındığında hem malikler için hem de müteahhitler için avantajlıdır. Kentsel dönüşüm sayesinde riskli ve eskimiş binalar yıkılarak yerlerine güvenli ve yeni binalar yapılmaktadır. Ancak bu süreç içerisinde bir kentsel dönüşüm danışmanlığı hizmeti alınmazsa bu avantajlar dezavantaja dönüşebilmektedir. Binanın ederinin altında müteahhite verilmesi, maliklere taşınma ve kira masraflarının ödenmesi gibi hususlarda mağduriyet yaşamamak için bir kentsel dönüşüm avukatı ile çalışmakta fayda vardır. Kentsel dönüşümün müteahhit avantajları ise öncelikle kentsel dönüşüm bölgelerinin çokluğundan ötürü iş imkanlarının fazla olmasıdır. Öte yandan devlet desteği ve bankalardan düşük faizli krediler çekebilme gibi imkânlar sayesinde müteahhitler yüksek kar paylarına sahip olabilmektedirler. Her iki tarafa da avantajlı olan kentsel dönüşüm sürecinin hukuki ve sorunsuz olarak bitirilmesi adına kentsel dönüşüm avukatı önem arz eder.

Kentsel Dönüşüm Konusunda Uzman Avukat Olarak Verdiğimiz Hizmetler

Topo Hukuk Bürosu kentsel dönüşüm konusunda uzman avukatları kentsel dönüşüm süreci ile ilgili hukuki danışmanlık ve  dava takip hizmetleri vermektedirler. Hizmetlerden bazıları şunlardır: Maliklerin ve müteahhitlerin haklarının korunması ve kendilerine gereken devlet yardımlarının sağlanması, ortak karar protokolü, iptal ve itiraz süreçlerinin yürütülmesi, sözleşme hazırlanması, inşaat şirketleri ile apartman yönetim kurulu toplantılarına katılarak taraflara yol göstermek.

Kentsel Dönüşüm Hukuk Bürosu ile Kentsel Dönüşüm Bürosu Arasındaki Farklar

Kentsel dönüşüm büroları kentsel dönüşüme uğrayan bölgelerde kurulan, bina maliklerine ve müteahhitlere hizmet veren ofislerdir. Ancak kentsel dönüşüm bürolarının müteahhit taraftan ne kadar pay aldığı belli olmadığı için tarafsızlıklarına güvenmek çoğu zaman doğru değildir. Ayrıca burada çalışan kişiler hukuk eğitimi almış kişiler de değildir. Kentsel dönüşüm hukuk bürosu ise kentsel dönüşüm hukukuna uygun olarak hizmet veren kişiler baroya kayıtlı avukatların çalıştıkları hukuk bürolarıdır.  İleride ciddi sorunların doğmaması açısından kentsel dönüşüm bürosundansa kentsel dönüşüm hukuk bürosuna başvurmakta fayda vardır.

Kentsel Dönüşüm Avukatı ve Kentsel Dönüşüme Karşı Açılan Davalar

Kentsel dönüşüm süreci ile ilgili kentsel dönüşüme karşı açılan davalar ve kentsel dönüşüme itirazlar üçe ayrılabilir:

  1. Risk tespit raporuna itiraz. Risk tespit raporuna tebliğ edildikten sonra 15 gün içerisinde itiraz edilebilir. Risk tespit raporuna itirazı malik kendisi yapabileceği gibi malikin yasal temsilcileri de yapabilir. İtiraz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca oluşturulun bir teknik heyet tarafından değerlendirilir ve kabul edilmesi durumunda söz konusu yapı için kentsel dönüşüm yapılmaz. İtirazın reddedilmesi durumunda karar kesinleştirilir ve bina 60 gün içinde yıkılır.
  2. Risk tespit raporuna karşı iptal davası açılması. Risk tespit raporuna karşı iptal davası açılması için illa ki önceden risk tespit raporuna itiraz edilmesi gerekmez. Risk tespitinin hak sahiplerine tebliğ edilmesinden itibaren 30 gün içerisinde iptal davası açılabilir. İptal davasında görevli ve yetkili mahkeme riskli yapının bulunduğu yerin İl İdare Mahkemesi’dir.
  3. Riskli alan kararına karşı iptal davası açılması. Risk sadece binalar için değil can ve mal kaybına yol açabilecek zemin yapısına sahip alanlar için de söz konusudur. Riskli alan kararına karşı kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde iptal davası açılabilir.
kentsel dönüşüm hukuki danışmanlık, kentsel dönüşüm hukuk bürosu, kentsel dönüşüm hukuku azman avukatları, kentsel dönüşüm avukatları
Kentsel Dönüşüm Hukuku Uzman Avukatları

Kentsel Dönüşüme Karşı Açılan Davalarda Dava Dilekçesi Nasıl Olmalıdır?

Kentsel dönüşüme karşı açılan davalar ve yapılan itirazlar risk tespit raporuna itiraz, risk tespit raporuna karşı iptal davası ve riskli alan kararına karşı iptal davasıdır. Kentsel dönüşüm dava dilekçesi yazılmasında kentsel dönüşüm konusunda uzman avukat ile çalışmakta fayda vardır. Topo Hukuk Bürosu uzman avukatları kentsel dönüşüm dava dilekçesi örneği hazırlamada ve tüm süreç boyunca danışmanlık ve dava hususlarında hizmet vermektedir.

Kentsel Dönüşüm Konusunda Hukuki Danışmanlık

Kentsel dönüşüm için hukuki danışmanlık hizmeti almak; kentsel dönüşüm süreci içerisinde hak kayıplarına uğramamak ve süreci hızlandırmak için son derece önemlidir. Unutulmamalıdır ki; bir kentsel dönüşüm avukatı hem aldığı hukuki eğitim hem de daha önceden dahil olduğu birçok kentsel dönüşüm süreci tecrübesi sayesinde en iyi hizmeti verecektir. Topo Hukuk Bürosu uzman kentsel dönüşüm avukatlarına aklınıza takılan soruları danışma formundan yöneltebilirsiniz.

Kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi konusuna giriş yapmadan önce konunun daha anlaşılabilir olması açısından ilk olarak kentsel dönüşümün ne anlama geldiğini açıklamamız yerinde olacaktır. Kentsel dönüşüm, yıpranma, bozulma veya çöküntü olan mekanlarda ekonomik, çevresel toplumsal koşulların bütünleyici ve kapsamlı olarak iyileştirilmesini ifade eden bir süreçtir. Söz konusu iyileştirme, imar planlarına bağlı kalınarak gerçekleştirilmektedir. Elbette ki bu süreç her zaman olması gerektiği gibi ilerlememektedir. Bazı durumlarda kentsel dönüşüm sürecinin suistimal edildiğini ve inşaat faaliyetlerinin belirtilen sürelerde tamamlanmadığını görmemiz mümkündür. Böyle durumlar karşısında maliklerin, kentsel dönüşüm mağduriyeti yaşamaları da kaçınılmaz olmaktadır. Belirttiğimiz ve daha birçok yaşanması mümkün mağduriyetlerin önüne geçilebilmesi adına kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi yadsınamayacak derecededir.

Kentsel dönüşüm, yalnızca ülkemizde değil dünyanin pek çok ülkesinde uygulama alanı bulmaktadır. Kentsel dönüşüm süreci içerisinde özel arazi ya da mülk sahipleri ile dönüşümü gerçekleştirme görevi üstlenen firmalar arasında pazarlıklar ve anlaşmalar yapılmaktadır. Yapılan pazarlıklar neticesinde bir sözleşmenin imzalanması mümkün olmaktadır. Söz konusu sözleşmeleri tarafların sorumluluklarını ve bunların sınırlarını belirlemek açısından önemlidir. Bu nedenle kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi tahmin edildiğinden daha fazladır.

Kentsel dönüşüm sürecinde yalnızca taraflar arasında değil aynı zamanda resmi kurumlar arasında da sözleşmeler imzalanmaktadır. Hatta bankalar ile de sözleşme imzalanması mümkündür. Kira yardımı ya da kredi desteği sağlanmasında malikler ve banka arasında tarafların yükümlülüklerini ve haklarını belirten sözleşmeler imzalanmaktadır. Dolayısıyla kentsel dönüşümün her aşamasında bir ya da birden çok sözleşme imzalanması söz konusu olabilmektedir. Kentsel dönüşüm esnasında tarafların herhangi bir sorunla karşılaşmaması adına sözleşme en başından doğru bir içeriğe sahip olmalıdır. Bu aşamada uzman bir avukattan yardım alınması tarafların haklarının ve menfaatlerinin muhafazası bakımından önem arz etmektedir. Uzman avukat aracılığıyla hazırlanacak olan sözleşmede, ilgili mevzuatlar tam anlamıyla gözden geçirilecek olup bu doğrultuda sözleşme maddeleri belirlenecektir. Sözleşmenin hukuka aykırı ifadeler içermemesi sözleşmenin geçerliliği ve uygulanabilirliği açısından mühim olduğundan kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi sanıldığından daha büyüktür.

Kentsel Dönüşüm Hukukunda Sözleşmelerin Önemi: Ülkemizde Kentsel Dönüşüm

Kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerinin önemi deyince söylememiz gereken bir diğer nokta ise Türkiye’nin özellikle metropolleri ve büyükşehirleri köyden kente göçlerin yaşanması sebebiyle çarpık kentleşmenin en belirgin mağdurları olmasıdır. Bu sebeple oluşan kötü altyapı nedeniyle de pek çok sorun yaşanmaktadır. Gerek kentlerin dokusunun bozulması gerekse binaların dayanıksız oluşu kentsel dönüşümü ülkemizde gerekli kılmıştır. Doğal afetler neticesinde yaşanan ciddi can ve mal kayıpları kentsel dönüşüm alanında gerekli düzenlemelerin yapılmasında büyük etkiye sahiptir. Özellikle yaşanan Van depreminden sonra bu konu devletin de ilgi odağı haline gelmiş olup kentsel dönüşümü ülke çapında uygulamak adına ilgili mevzuatlar yürürlüğe konmuştur.

Türkiye’de 1960’lardan beri kentsel dönüşüm adına pek çok proje denenmiş olup bunların birçoğu başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Gecekondulaşma ve düzensiz altyapı problemlerini çözmek adına yeni stratejiler geliştirilmiş ve bu yönde girişimler yapılmıştır. Kentsel dönüşüm, son 20 yıl içerisinde ülkemizde önemli bir yere sahip olmuştur. Söz konusu kentsel dönüşüm projeleri TOKİ ve özel kuruluşlar aracılığıyla 2012 yılından beri hızlı bir şekilde yürütülmektedir. 2012 yılında 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiş olup o zamandan bu yana özellikle İstanbul, Ankara ve Bursa’da pek çok riskli yapı yıkılıp yeniden inşaa edilmiştir. Her ne kadar uygulamada bazı aksaklıklar ve mağduriyetler yaşansa da başarılı olan projelerin de sayısı oldukça fazladır. Kentsel dönüşüm projelerinin başarıyla tamamlanabilmesi adına kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi büyüktür. Hukuka uygun ve tarafların haklarıyla sorumluluklarını açıkça belirten, herhangi bir mağduriyet karşısında tarafların kendilerini korumalarını sağlayacak olan sözleşmelerin varlığı kentsel dönüşüm sürecinde önemli bir yere sahiptir.

Kentsel Dönüşümde Kira Yardımı

Kentsel dönüşüm projelerinin gerçekleştirilebilmesi adına devlet, bu sürece katılmak isteyen hak sahiplerine birtakım desteklerde bulunmaktadır. Bu desteklerden ilki, kira yardımıdır. Kentsel dönüşüm aşamasında mülk sahibi olanlar bazı fedakarlıklarda bulunarak yıkım ve inşaat süresi boyunca başka bir konutta yaşama ya da başka bir işyerini işletme durumunda kalmaktadırlar. Bu mağduriyeti giderebilmek adına devlet, vatandaşlarına belirli oranlarda ve belirli sürelerde kira yardımında bulunmaktadır. Söz konusu kira yardımı kanunda belirlenmiş olup bu destekten herkesin yararlanması mümkün olmamaktadır.

Kentsel dönüşümde kira yardımından faydalanabilmesi için gerekli evrakların hazırlanması ve ilgili merciilere başvurulması gerekmektedir. İzmir, İstanbul ve Bursa’da yaşayanlar Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüklerine; diğer illerde yaşayanlarsa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine başvurmalıdırlar. Bakanlık tarafından başvurunun onaylanması halinde yetkili banka ile bir sözleşme yapılarak belirlenen süre çerçevesinde hak sahiplerine bir miktar kira yardımında bulunulması söz konusu olacaktır.

Kira yardımı, hak sahiplerine 18 ay boyunca yapılacak olup bu yardımın miktarı her şehre göre farklılık göstermektedir. İstanbul, Ankara ve İzmir için bu yardım 795 TL iken Bursa, Adana ve Anltalya’da bu yardım 740 TL olarak karşımıza çıkmaktadır. Kira yardım oranı her sene değişiklik göstermekle beraber 2016 senesi için en düşük yardım miktarı 495 TL olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda kentsel dönüşüm kapsamında olan binada ikamet eden kiracıların mağdur edilmemesi adına devlet, bir kereye mahsus olmak kaydıyla iki aylık kira bedeli oranında kiracılara ödeme yapmaktadır. Bunun yanı sıra ayni hak sahiplerine de bir kereliğe mahsus olmak kaydıyla beş kira bedeli değerinde ödeme yapılmaktadır.

Kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi kira yardımı alınmasında da yadsınamayacaktır. Banka ile hak sahipleri arasında kanunen belirlenmiş olan süreler çerçevesinde ve o dönemde uygulanacak miktar oranında bir kira yardımı yapılacağına dair sözleşme imzalanacaktır. Bu sözleşmenin imzalanması demek devlet destekli kentsel dönüşüm kredisinin talep edilemeyeceği anlamına geldiğinden dolayı bu konuda iyice düşünülüp ona göre karar verilmelidir. Aksi takdirde zarara uğramak ya da geri dönüşü olmayan yollara girmek söz konusu olacaktır. Dolayısıyla kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin öneminin farkında olmak gereklidir.

Kentsel Dönüşüm Kredisi

Kentsel dönüşüm kredisi almak için dönüşümle yeniden inşaa edilmesi istenen binaya dair deprem risk raporunun alınması ve bu raporun Bakanlık tarafından onaylanmasının ardından devlet destekli kentsel dönüşüm kredisi çekebilmek mümkündür. 2016 tarihinde yayınlanan karara göre söz konusu kredi miktarı 125.000 TL’dir. Yapılmış olan yeni düzenlemeyle birden fazla bölüme sahip olan hak sahipleri adına sağlanabilecek olan devlet destekli kredi oranı 625.000 TL olmuştur. Hak sahiplerinin kullanabilecekleri düşük faizli kentsel dönüşüm kredisi azami 10 yıldır. Bu sınır işyerleri açısından ise 7 yıl olarak belirlenmiştir. Kentsel dönüşüm kredisinin faiz oranı %0.90 olarak belirlenmiştir. Bu kredinin kullanılabilmesi için kira yardımı alınmıyor olması da temel şarttır. Kentsel dönüşümün her aşamasında olduğu gibi bu aşamada da kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi yadsınamayacaktır.

Kentsel Dönüşüm Mağdurlarının Tazminat Talebinde Bulunabilir Mi?

Kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi konusunda değinmemiz gereken son husus da bu sürecin mağdurlarının tazminat talebinin nasıl olacağıdır. Bu süreçte malikler ve müteahhit arasında yapılacak olan sözleşme büyük öneme sahiptir. Binanın yeniden inşaa edilmesinin ardından sözleşmede kararlaştırılmış olan şekilde yapılmaması ya da sözleşmeye riayet edilmeyerek vaktin teslimin gerçekleşmemesi durumunda malikler açısından mağduriyet durumu söz konusu olacaktır. İşte tam bu noktada kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi konusu gündeme gelecektir. Bu süreçte yaşanabilecek mağduriyetlere karşı hak sahipleri, dava açma haklarını saklı tuttuklarını mutlaka sözleşmede belirtmelidirler. Sözleşmenin bu şekilde hazırlanması durumunda herhangi bir mağduriyet yaşandığı takdirde maddi ve manevi zararları denkleştirme tazminatı davası yoluyla sözleşmenin karşı tarafından talepte bulunmak mümkün olacaktır.

6306 sayılı Kanun’a göre kentsel dönüşüm sürecinde mağduriyet yaşadığını iddia eden kişi işlemi öğrendiği ya da kendisine tebliğ edilmiş olduğu tarihten itibaren 30 gün içerisinde idari yargıda iptal davası açabilmektedirler. Olabilecek zararların önlenmesi için idari yargıdan yürütmenin durdurulması kararı alınması da talep edilmelidir. Bu karara karşı bir defaya mahsus olarak kararın tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde Bölge İdare Mahkemesine itirazda bulunabilir.

Kentsel dönüşüm sürecinin çok fazla aşamadan oluşması ve her aşamanın önem teşkil etmesinden dolayı sağlam adımlarla hareket edilmelidir. Kentsel dönüşüm hukukunda sözleşmelerin önemi göz ardı edilmemeli ve aşamada, özellikle müteahhit ile kat malikleri arasında yapılacak olan sözleşme esnasında, kentsel dönüşüm alanında uzman bir avukat ile birlikte hukuki destek alınmalıdır.

Yayım tarihi: 13 May 2016