Sözleşmenin ihlali Türk Borçlar Kanunu’nun temel taşı olan ve diğer hukuk dallarında da önem arz eden sözleşmenin ne olduğu, kanun koyucunun sözleşme yapmak için hangi şartları tabi kıldığını ve en önemlisi de tarafların gerçekleştirmiş oldukları sözleşmeyi ihlal etmeleri durumunda ne gibi sonuçlarla karşılaşacağını bu makale kapsamında ele alacağız.
Türk Borçlar Kanunu’nun 1. maddesinde tanımlanmaktadır. Madde hükmünü dikkate alarak sözleşmeyi tanımladığımızda şunu söyleyebiliriz: sözleşmenin tarafı olarak adlandırılacak olan kişilerin birbirlerine uygun irade beyanları sonucunda hukuki sonuç doğurmaya yönelik olarak gerçekleştirmiş oldukları ve Türk Borçlar hukukunun temel yapısını oluşturan hukuki muameleye sözleşme denmektedir. Sözleşmenin (çok taraflı sözleşmeler hariç olmak üzere) irade beyanları birbirine uyumu olan 2 tarafı bulunmaktadır. Bu taraflardan biri sözleşmenin gerçekleşmesi için öneride yani icapta bulunurken diğer taraf da bu icabı kabul eden taraftır. Kanun koyucu Türk Borçlar Kanunu kapmasında sözleşmenin genel niteliklerini oluşturmakla beraber diğer kanunlara özel olan sözleşmeler içinde gerektiğinde birtakım şartlar getirmiştir. Fakat Roma hukukuna dayanan sözleşme hukukuna baktığımızda genelde özgürlüğü geniş olan yani sözleşmenin taraflarına pek fazla sınırlamalar getirmeyen ve bireylerin özgür iradeleri kapsamında hukuki sonuç doğurmaya yönelik beyanda bulunmalarını sağlayan bir hukuk dalı olduğunu görürüz. Kanun koyucumuz da Türk Borçlar Kanunu kapsamında ele aldığı Türkiye’de gerçekleşecek sözleşmeler için birtakım özgürlükler getirerek buna da sözleşme özgürlüğü adını vermiştir. Sözleşme özgürlüğü kapsamında ele alınan konular nelerdir?
- Bireyin sözleşme yapıp yapmama özgürlüğü
- Sözleşmeyi yapacak olan yani icapta bulunacak olan tarafın diğer tarafı seçme özgürlüğü yani icapta bulunacak kişiyi kanundaki bazı sırlamalar dışında kendisinin seçmesi
- Gerçekleştirilecek olan sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğü
- Sözleşmenin yazılı, sözlü yahut resmi şekilde gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini yani sözleşmenin şeklini belirleme özgürlüğü (Burada bir şeye değinmekte fayda vardır ki kanun koyucu sözleşmedeki şekil özgürlüğüne bazı durumlarda kısıtlamalar getirerek bazı sözleşmeleri bazı şekillere tabi tutabilmektedir.)
- Sözleşmenin içeriğini değiştirme özgürlüğü ve sözleşmeyi sona erdirme özgürlüğü
Sözleşmenin İhlali Çeşitleri
Sözleşmenin tarafları arasında özgürce belirlenen sözleşme içeriği her sözleşme türüne göre değişiklik göstermektedir. Sözleşmelerdeki ihlallere değinmeden önce sözleşme türlerinden biraz bahsetmek de fayda vardır çünkü sözleşme ihlalleri de sözleşmenin türüne göre değişiklik göstermektedir:
Sözleşme türleri sözleşmenin hangi hukuk dalı altında gerçekleşeceğine göre değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin miras taksim sözleşmesi miras hukuk kapsamında ele alınırken satış sözleşmesi Borçlar Hukukunun tipik sözleşmelerinden biridir. Sözleşme türleri ayrıca sözleşmenin taraflarına göre de değişiklik gösterebilmektedir: Yani sözleşmenin borç yükleyen tarafın sayısına göre de değişiklik gösterilebilmektedir. Örneğin bir tarafa borç yükleyen sözleşmeler olduğu gibi iki tarafı da borç altına sokan sözleşmeler bulunmaktadır. Biz bu makalemizde Borçlar hukuku kapsamında ele alınan sözleşme türlerine değineceğiz. Bu sözleşme türleri şu şekildedir:
- Mülkiyet devri amacını güden sözleşmeler
- Satım sözleşmesi
- Bağışlama sözleşmesi
- Trampa sözleşmesi
2. Kullandırma ve yararlandırma amacını güden sözleşmeler
- Kira sözleşmesi
- Ariyet sözleşmesi
- Ödünç sözleşmesi
3.İş görme amacı güden sözleşmeler
- Hizmet sözleşmesi
- Vekâlet sözleşmesi
- Eser sözleşmesi
4.Saklama amacı güden sözleşmeler
- Güvence veya teminat sağlama amacı güden sözleşmeler
- Sonuçları talih ve tesadüfe bağlı borçlar
- Ortaklık sözleşmeleri: Ortaklık sözleşmeleri çok taraflı sözleşmelerdendir. Burada tarafların ortak bir amacı olup bütün irade beyanları aynı yöne doğrudur. Amaç ekonomik çıkar elde etmektir.
Sözleşmenin ihlali de tarafların sözleşme özgürlüğü sınırları içerisinde belirlemiş oldukları sözleşme şartlarından birine yahut birkaçına uymamalarına denmektedir. Diğer bir ifadeyle sözleşmenin ihlali taraflardan birinin sözleşmede var kurallardan birine yahut birden fazla maddesine aykırı davranmasına denmektedir. Sözleşmenin ihlali de sözleşmenin türüne göre değişmektedir çünkü yukarıda sadece Borçlar hukuku kapsamında saydığımız sözleşmelerin bile içerikleri birbirlerinden farklıdır. Bu açıdan baktığımızda kanunda sayılan sözleşmelerin yanında günümüzde ihtiyaca göre kişiler arasında ayrıca oluşturulmuş sözleşmelerinde var olduğunu hesaba kattığımızda Türkiye üzerinde uygulanan yüzlerce binlerce birbirinden farklı içerikte sözleşme bulunmaktadır. Bu nedenle de sözleşmenin içerikleri farklı olduğundan sözleşmelerin ihlalleri de değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin en basitinden bir satım sözleşmesinde alıcının borcunu zamanında ödememesi satım sözleşmesinin ihlali olurken rekabet sözleşmesi imzalayan işçinin rekabet sözleşmesine aykırı gelerek çalıştığı firmaya benzer başka bir firma ile işten ayrılmasından itibaren 2 yıl geçmeden çalışmaya başlaması rekabet sözleşmesinin ihlaline sebep olmaktadır.
Sözleşme Avukatının Görevleri Nelerdir?
Yukarıda izah ettiğimiz üzere günümüzde sözleşmelerin sayısı gittikçe artmaktadır bu da sözleşme hukukunun üzerine hukukçuların ağırlık vermesini sağlamıştır. Sözleşme hukuku ideal bir sözleşmenin nasıl gerçekleştirebileceğini, tarafların arasındaki uyuşmazlıkların en aza nasıl indirgenebileceğini araştıran ve üzerine makaleler yazılan bir hukuk dalıdır. Sözleşme hukukunda uzmanlaşan, bir sözleşmenin hazırlanışından taraflar arasında çıkacak uyuşmazlığın nasıl giderilebileceğine dair konularda diğer avukatlara göre daha fazla bilgi sahibi olan avukatlara sözleşme avukatı denmektedir. Sözleşme avukatları günümüzde neredeyse büyüklü küçüklü bütün şirketlerde bulunmaktadırlar. Peki, bir sözleşme avukatının görevleri nelerdir?
- Sözleşme avukatı bir şirket altında çalışıyorsa çalıştığı şirketin diğer 3. gerçek kişilerle yahut özel tüzel kişilerle gerçekleştireceği sözleşmeleri düzenler.
- Çalıştığı şirket eğer bir sözleşmenin tarafı ise sözleşmenin hukuki açıdan yorumlanmasını sağlar.
- Sözleşmenin ihlalinin gerçekleştiği durumlarda müvekkilinin hak kaybına uğramaması için müdahale ederek karşı tarafın sözleşmeyi ihlal ettiğini bildirir. Cezai şart işlemlerini başlatır.
- Sözleşmenin ihlali gerçekleştiğinde yani taraflar arasında sözleşmede bir uyuşmazlık meydana geldiği zaman sözleşme kapsamında açılacak davayı yürütür.
- Sözleşmenin ihlali gerçekleştiğinde gerekli olan bütün prosedürleri gerçekleştirerek zararın giderilmesini sağlar.
Sözleşmenin İhlali Durumunda Ne Yapılmalıdır?
Sözleşmenin ihlal edilmesi durumunda ihlali gerçekleştirmeyen tarafa kanun koyucu birtakım haklar tanımıştır. Bu haklar şunlardır:
- Günümüzde neredeyse bütün sözleşmelerde var olan cezai şart
- Her ne kadar kanunda hüküm altına alınmamış olsa da manevi tazminat
- Sözleşmende dönme yahut sözleşmenin feshi yani ( menfi ya da müspet zararın tazmini)
Sözleşmenin ihlal edilmesi sonucunda ortaya çıkan bu haklara kısaca değinelim:
Cezai şart: borcunu sözleşmedeki gibi yerine getirmeyen borçluya bir baskı aracı olarak da kullanılan cezai şart borçlunun borcunu zamanında yahut gereği gibi ya da hiç ifa etmemesi durumunda vermiş olduğu zararı tazmin etmesi için asıl borca bağlı feri nitelikteki edimine denmektedir.
Sözleşmenin ihlali sonucunda manevi tazminat: Türk Borçlar Kanunu’nda sözleşmenin ihlal edilmesi sonucunda manevi tazminatın verilip verilmeyeceğiyle ilgili bir hüküm bulunmasa da sözleşmenin ihlal edilmesi sonucunda eğer tarafın kişilik haklarına bir zarar meydana gelmişse manevi tazminatın açılabileceği bütün doktrince kabul edilmiştir. Yargıtay uygulamalarına baktığımızda Yargıtay’ın farklı kararlarının olduğunu görebiliriz.
Menfi zararın giderilmesi: Gerçekleştirilen bu sözleşme hiç gerçekleştirilmiş olmasaydı alacaklı da hiç meydana gelmeyecek olan ve borçlu tarafından tazmin edilmesi gereken zarar denmektedir. Bu zarar sözleşmeden dönme sonucunda istenebilir.
Müspet zarar: Sözleşmenin ihlalini gerçekleştiren borçlu gereği gibi davranmış olsaydı meydana hiç gelmeyecek zarara denmektedir.