Yakalama, gözaltına alma ve ifadenin alınması, ceza muhakemesi hukukunun önemli kavramları arasında yer almaktadır. Yakalama, gözaltına alma ve ifadenin alınması kavramları üzerinde yazımızın ilerleyen bölümlerinde detaylı bir şekilde duracağız. Bu sebeple şimdilik bu kavramlar hakkında hukuki bilgiler vereceğiz.
İfadenin alınması, diğer adıyla sorgu, dinlenen kimsenin devlet adına faaliyette bulunmakta olan kişi tarafından kovuşturma konusunu oluşturan fiil ve bununla alakalı muhakeme açısından önem arz eden durumlar hakkında bilgi vermesini sağlama faaliyetidir. Türk öğretisine göre bilgi almaya yönelik faaliyet hakim tarafından yapılırsa bu durum sorgu olarak adlandırılmaktadır. Kolluk veya Cumhuriyet Savcısı tarafından bilgi almaya yönelik faaliyet gerçekleştirilirse bu durumda ifade alma kavramı kullanılmaktadır. Fakat uygulamada bu ayrımın bir önemi yoktur. Çünkü CMK m.147 ve m.148 ifade alma ve sorguyu aynı şekilde düzenlemiştir. Yakalama, gözaltına alma ve ifadenin alınması konusunda yakalama ve gözaltına alma, güvenlik tedbirleri arasında yer almaktadır. Yakalama kararı, ceza muhakemesinin maddi gerçeğe ulaşma amacının gerçekleşebilmesi için kişinin özgürlüğünden geçici olarak yoksun bırakılmasını gerektiren bir koruma tedbiri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yakalama, her halde mümkün olmadığından ancak belirtilen koşulların varlığı halinde yakalama söz konusu olabilecektir. Bu koşulların neler olduğuna yazımızın bir sonraki bölümünde değineceğiz.
Gözaltı kararı, yakalanan bir kimsenin soruşturmanın tamamlanması maksadıyla kanunda öngörülmüş olan süreyle sınırlı olarak hakim önüne çıkarılıncaya ya da serbest bırakılıncaya kadar Cumhuriyet Savcısının emriyle kişi özgürlüğünün geçici olarak ortadan kaldırılması halidir. Bir kişi hakkında gözaltı kararı verilebilmesi için elbette aranan birtakım koşullar vardır. Bu koşulların neler olduğunu da yazımızın ilerleyen bölümlerinde açıklayacağız. Koruma tedbirleriyle alakalı genel olarak şunu belirtmeliyiz ki tüm koruma tedbirleri yasal dayanağa sahiptir. Aynı zamanda koruma tedbirlerinin uygulama alanı bulabilmesi için suç şüphelerinin belirli bir yoğunlukta olması gerekmektedir. Bu tedbirler geçici nitelikte olup hüküm verilmesinden önce temel bir hakkı sınırlayan niteliktedirler.
Yakalama Kararı Nasıl Çıkartılır?
Yakalama, gözaltına alma ve ifadenin alınması konusunda ilk değineceğimiz husus yakalama kararı kim tarafından nasıl çıkarılacağıdır. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yakalama emri düzenlenmesi mümkün olmayacağından dolayı savcı, kolluk hatta bazen özel kişiler tarafından kişilerin özgürlüklerinden geçici olarak yoksun bırakılması gerekebilir. AY m.19’da yer alan hükme göre, yakalanan bir kişi tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilebilmesi için gerekli olan süre hariç olmak üzere en geç 48 saat içerisinde; toplu suçlarda ise en çok 4 gün içerisinde hakim önüne çıkarılmaktadır. Kişinin yakalandığı ya da tutuklandığı yakınlarına derhal bildirilmektedir.
Yakalamanın koşullarına baktığımız zaman herkes tarafından yapılan yakalama ve kolluk görevlileri tarafından yapılan yakalama olmak üzere ikiye ayrıldığını görmekteyiz. Kural olarak yakalama yetkisi kolluk görevlilerindedir. Fakat bazen kolluk görevlisi suçun işlendiği yerde olmayabilir veya beklenmesi sakıncalara yol açabilir. İşte bu durumda orada bulunanlar da yakalama işlemini gerçekleştirebilir. Bunun için kişiye suç işlerken rastlanmış olması gerekmektedir. Aynı zamanda suçüstü bir fiilden ötürü izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması ya da hemen kimliğinin belirlenmesi olasılığının bulunmaması gerekir. Herkes tarafından yakalama yetkisi ancak kolluk görevlilerinin bulunmaması durumunda kullanılabilecek olduğundan suç yerine kolluk görevlilerinin gelmesiyle birlikte sona ermektedir.
Kolluk görevlileri tarafından yakalama yapılabilmesi için ise tutuklama kararı verilmesini ya da yakalama emri düzenlenmesini gerektiren durumlar mevcut olmalıdır. CMK m.98’e göre, soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi yakalama emri düzenlemektedir. Fakat burada gelmeme kasten gerçekleşmiş olmalıdır. Eğer yakalama emri düzenlenmişse kolluk kendisi yakalama yapmayacaktır. Fakat eğer gecikmesinde sakınca bulunan bir hal mevcutsa ve Cumhuriyet Savcısına ya da amirlerine derhal başvurma olanağı bulunmuyorsa bu halde kolluk yakalama yetkisine sahip olacaktır.
Uygun Gözaltına Alınma Yönetmeliği
Yakalama, gözaltına alma ve ifadenin alınması konusunda değinmemiz gereken bir diğer durum ise gözaltına alma ve bunun koşullarıdır. Söz konusu koruma tedbiriyle alakalı yönetmelik bulunmakta olup bu yönetmelikte kanuna uygun gözaltına almanın nasıl ve kim tarafından gerçekleştirileceği gibi hususlar yer almaktadır. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki gözaltına alma, kişi özgürlüğünün belirli süre sınırlanmasını gerektirdiğinden dolayı sıkı koşullara bağlı tutulmuştur. Aslında yakalama, gözaltına alma ve ifadenin alınması gibi tüm ceza muhakemesi işlemleri sıkı koşullara tabidir. Ancak gözaltı, koruma tedbirleri arasında büyük öneme sahiptir.
Gözaltına alma, Cumhuriyet Savcısının emri ile gerçekleşmektedir. Bunun için gözaltına almanın soruşturma yönünden zorunlu olması gerekir. Aynı zamanda kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığı aranmaktadır. CMK m.91’e göre, gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hakim ya da mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç yakalama anından itibaren 24 saati geçemeyecektir. Fakat OHAL ilan edilmesinden sonra bu sürede değişiklik olmuştur. 667 sayılı KHK’ya göre 24 saatlik süre yerine 30 günlük süre öngörülmüştür. Yani gözaltı süresi 30 günü geçemeyecektir.
İfade Verirken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Yakalama, gözaltına alma ve ifadenin alınması başlığı altında son olarak ifade verirken dikkat edilmesi gerekenler konusuna değinmemiz yararlı olacaktır. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki yakalama, gözaltına alma ve ifadenin alınması konularında ceza avukatının önemi büyüktür. Bu konularda mutlaka bir avukatla hareket edilmesi en doğrusu olacaktır.
İfade verirken dikkate alınması gerekenler arasında en önemli husus, şüpheli kişinin yazılı ifade veriyor olmasıdır. Bu nedenle söylenen sözlere, yapılan açıklamalara çok dikkat edilmelidir. Zira konuşulan herşey yazılı olarak kaydedilecektir. Ayrıca şüpheli, ifade vermeye çağrıldığı zaman eğer gitmezse hakkında zorla getirilme kararı verilebilir. Bu nedenle çağrı kağıdı üzerine mutlaka ifade vermeye gidilmelidir. İfade verilirken kişi susma hakkını kimlik bilgileri konusunda kullanamayacaktır. Fakat bunun haricinde avukatını bekleyebilir ve susma hakkını kullanabilir. İfade verirken kişinin üç tane avukatı olabilir. Ancak eğer baro avukat yönlendirmişse bu durumda yalnızca bir avukat ifade sırasında şüphelinin yanında olacaktır. İfade verirken dikkat edilmesi gerekenler en önemli hususlardan birisi de kişinin sakinliğini koruması gerektiğidir. Kişi, sahip olduğu hakların neler olduğunu dikkatlice dinlemeli ve açıklamalarını sakin bir biçimde, anlaşılacak biçimde gerçekleştirmelidir. Yakalama, gözaltına alma ve ifadenin alınması konuları ceza muhakemesinin önem arz eden konuları arasında yer almakta olup bunlarla ilgili olarak detaylı bilgi ve yardım almak isteyen kimselerin mutlaka alanında uzman bir ceza avukatına danışması gerekmektedir.