İdare avukatı, idare hukuku alanında uzmanlaşmış olan avukata verilen isimdir. İdare avukatı tarafından verilen hizmetlere ve avukat tutmanın önemine geçmeden önce idare hukuku kavramından ne anlaşılması gerektiği üzerinde durmamız faydalı olacaktır. İdare hukuku, kamu yönetimini, kamu kuruluşlarının işleyiş şekillerini ve bunların kişilerle olan ilişkilerini konu alan bir hukuk dalı olarak tanımlanabilir. İdare hukukunun temeli esas itibariyle anayasada belirlenmiştir ve burada kamuya üstünlük ve ayrıcalıklar tanımlanmıştır. İdare hukukunun açığa kavuşturulabilmesi adına idare kavramının da ne anlama geldiğini tanımlamamız gereklidir. İdare, organik manada devlet yapılanmasının içerisinde belirli görevleri yerine getirmek amacıyla oluşturulan örgüt ve bu örgütte istihdam edilen kişiler olarak tanımlanmaktadır. İdarenin varoluş amacı ise kamu yararının gerçekleştirilmesidir. İşte bu konular üzerinde uzmanlığa sahip ve bu alanda hizmet vermeyi kendine amaç edinmiş olan kişilere de idare avukatı denilmektedir.
Yaptığımız tanımlardan da anlaşılacağı üzere idare hukuku hem çok geniş bir hukuk dalı hem de çok ayrıntılı bir hukuk dalıdır. Dolayısıyla bu alanda uzmanlaşmak ciddi anlamda emek ve tecrübeyi gerektirmektedir. Çünkü idare hukuku pek çok alt dalı da kapsamaktadır. Dolayısıyla sadece idari örgütler ve bunların işleyişleri ile örgütün çalışanları hakkında bilgi sahibi olmak, bu hukuk dalında başarılı olmak adına yeterli olmayacaktır. İdare hukuku bir anlamda imar hukuku, ihale hukuku ve idari sözleşmeler hukuku gibi alanları da kapsamaktadır. Alt dalları ile birlikte idare hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde etkili olan yargı kolu ise idari yargıdır. İşte idare avukatları idari yargı kolunda aktif olarak çalışmaktadırlar. Fakat bazen idari dava gibi görünen uyuşmazlıklar aslında adli yargının görev alanı kapsamına girebilmektedir. Bu durumda doğru yargı kolunda dava açmak hayati önem taşır. Bu gibi konularda da idare avukatına danışılmadan hareket edilmesi önlemez zararların ortaya çıkmasına sebebiyet verir. Tam da bu noktada idare avukatının ne denli önemli olduğunu söylememiz doğru olacaktır.
Uygulamalar esnasından kişilerin mağduriyetine sebep olan hukuka aykırı idari işlem ve eylemlere sıkça rastlamamız mümkündür. Fakat idare kanuna bağlı kalmak ve buna göre hareket etmekle yükümlüdür. İdarenin hukuka aykırı işlem ve eylemleri karşısında elbette ki vatandaşların başvurabileceği pek çok hukuki yol vardır. Kişilerin, idare karşısında hukuki ilkeler çerçevesinde korunması söz konusudur. İşte böyle durumlar karşısında doğru adımlar atmak adına mutlaka alanında uzman bir idare avukatına danışılmalıdır.
İdare Avukatı İptal ve Tam Yargı Davası
İdare avukatının uzman olduğu ve idari yargının temelini oluşturan davalar; iptal ve tam yargı davası olarak karşımıza çıkmaktadır. Anayasanın 125.maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Aynı zamanda bu maddenin son fıkrasında yer alan hükme göre de idare, kendi işlem ve eylemlerinden doğan zararları gidermekle yükümlüdür. Dolayısıyla bu hükümler çerçevesinde idare aleyhine iptal ve tam yargı davası açılabilmektedir.
İptal davası, yalnızca idari işlemler hakkında açılabilen bir dava olup idarenin işleminin yetki, şekil, sebep, amaç ve konu unsurları yönünden denetlenmesini sağlamaktadır.İdari işlemin sayılan bu beş unsurundan birinde hukuka aykırılığı tespit edilirse menfaati ihlal edilenler tarafından açılmış olan iptal davası, davacıların lehine sonuç verecektir. Dolayısıyla iptal davasının yalnızca menfaati ihlal edilenler tarafından açılabileceğini de söylememiz gerekmektedir.
Tam yargı davası ise idari işlem ve eylemden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan bir davadır. Tam yargı davası, esas itibariyle bir tazminat davası olarak tanımlanabilir. Bu dava, idarenin işlem veya eylemlerinden dolayı açılmış olabilir. Dolayısıyla idare kural olarak yürüttüğü kamu hizmeti sebebiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları gidermekle yükümlüdür diyebiliriz. Hem iptal hem de tam yargı davası ciddi anlamda hukuki bilgi ve tecrübeyi gerektirdiğinden dolayı gerek prosedürün doğru bir şekilde uygulanmasında gerekse sürelerin kaçırılmaması amacıyla mutlaka alanında uzman bir idare avukatına danışılmalıdır
İdare Hukuku Avukatının Verdiği Hizmetler
Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi idare hukukunun alanı çok geniştir. Dolayısıyla idare avukatının vermiş olduğu hizmetlerin sayısı da fazladır. Ancak belli başlı hizmetlerini saymamız gerekirse şu şekilde sıralamamız mümkündür: İdarenin sorumluluğu nedeniyle tazminat davası açılması, hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen işlemlerin iptaline ilişkin davaların açılması, idari para cezalarına itiraz edilmesi, öğrenci davalarının açılması ve yürütülmesi, memur davalarının açılması ve yürütülmesi, vergi suçu ve cezaları hakkında bilgi verilmesi, vergi uyuşmazlıklarına dair davaların açılması, kamulaştırmayla ilgili davaların yürütülmesi, vergi uyuşmazlıklarının idari aşamada düzeltme yolu ile çözümlenmesi, karayolları trafik davalarının açılması, ihale hukukuna dair ihtilafların çözüme kavuşturulması ve ihale davalarının takip edilmesi, özelge başvurularının yapılması, Belediye Kanunu’na ilişkin uyuşmazlıkların çözümlenmesi ve bu konuda danışmanlık hizmeti verilmesi ve imar hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların çözümlenmesi ve bu konudaki davaların takibinin sağlanması idare avukatının başlıca vermiş olduğu hizmetler arasında yer almaktadır.
Yukarıda saymış olduğumuz hizmetlerin sayısını çoğaltmamız mümkündür. Dolayısıyla idare hukuku ve idari yargı alanında yaşanılan herhangi bir sorun karşısında bir profesyonele danışmak en doğru tercih olacaktır.
İdari Yargıya Dair Belli Başlı Süreler
İdare avukatı aslında önemli bir role sahip olmasının nedenlerinden birisi de avukatın, idari yargıda var olan süreleri biliyor olmasıdır. Çünkü bu süreler, idari dava açılması ya da itirazda bulunabilmesi adına büyük önem taşımaktadır. Özellikle İYUK’ta belirtilen sürelerin kaçırılması demek, kişinin bir daha hukuki bir yola başvuramaması demektir. Bu nedenle sürelerin kişileri bakımından hayati önem taşıdığını söyleyebiliriz. İşte idare avukatı ilgili mevzuatlara da hakim olduğundan dolayı kendisine gelen olay karşısında zaman kaybetmeden ve kanunda belirtilen süreler çerçevesinde gerekli hukuki danışmanlık işlemleri gerçekleştirecek ve olası kayıpların önüne geçecektir.
İdari yargıda dava açma süreleri ile ilgili olarak öncelikle şunu belirtmeliyiz ki özel kanunda başka bir hüküm bulunmadığı sürece Danıştay ve idare mahkemelerinde dava açma süresi 60, vergi mahkemelerinde ise 30 gündür. Ayrıca bir idari işlemle ilgili olarak dava açmadan önce ilgili makama başvurulmuşsa ve makam, 60 gün içerisinde herhangi bir cevap vermemişse bu başvurunun reddi, yani zımni red olarak kabul edilecektir. Bu durumda dava açma süreleri, 60 günün bitmesiyle beraber işlemeye başlayacaktır. İdari dava açma süresinin dolmasının ardından eğer başvurulan makam bir cevap verirse bu durumda dava açma süresi yeniden işlemeye başlayacaktır. Tam yargı davasına baktığımız zaman ise şunu belirtmemiz gerekiyor ki yazılı bildirim ya da eylemin öğrenilmesinden itibaren 1 yıl, her halde 5 yıl içinde ilgili idareye başvurularak zararın giderilmesi talep edilmelidir. Eğer idare süresi içinde talebi reddeder ya da sessiz kalırsa bu durumda tam yargı davası açılması gerekmektedir.
Görüldüğü üzere idare hukuku ve idari yargı hukuku çok kapsamlı bir alandır. Dolayısıyla bu alanda uzmanlaşmak ve tecrübe edinmek ciddi manada emek gerektirmektedir. İdare avukatı, bu alanda profesyonel hizmet verdiğinden dolayı idareyi ilgilendiren herhangi bir olayı karşısında kendisine başvurulması ve onun gösterdiği yolun izlenmesi en doğrusu olacaktır.