Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti

Boşanma davasında çocuğun velayeti kime verileceği karşılaşılan en büyük problemlerden birisidir. Çocuğun velayetinin kime verileceği çoğu zaman boşanma sürecinin sancılı geçmesine ve uzun sürmesine sebebiyet vermektedir. Bazı durumlarda eşler, çocuğun velayetini almakla karşı tarafı cezalandırmaya çalışmakta ya da intikam duygusu gütmektedirler. Hal böyle olunca da her iki eş de boşanma davasında çocuğun velayeti için büyük uğraşlar vermektedir.

Hukuki anlamda velayet, çocuğun anne ve babası tarafından temsil edilmesi amacıyla çocuğun bakımı, korunması ve gelişimi gibi konuları kapsayan birtakım hakları ifade etmektedir. Aynı zamanda Türk Medeni Kanunu’nun 346/2 maddesi gereğince ortak hayata son verilmiş ya da ayrılık hali gerçekleşmişse hakim velayeti eşlerden birisine vermektedir. Boşanma davalarında hakim, geniş takdir yetkisine sahiptir. Bu sebeple hakim, boşanma davasında çocuğun velayeti için kime verileceği hususunda bir karar vermeye çalışırken mutlak suretle çocuğun yüksek menfaatini değerlendirmekte ve çocuğun yaşına göre gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmesi için yeterli ve gerekli maddi-manevi ortamı hangi tarafın daha iyi sağlayabileceğini değerlendirerek bir karar vermektedir. Hakim karar verirken yalnızca kendi gözlemleri ve değerlendirmeleri doğrultusunda karar vermez. Aynı zamanda pedagog ya da psikologlardan yardım alınarak çocuğun tutum ve davranışları değerlendirilir ve birtakım analizler gerçekleştirilir. Söz konusu analizlerle birlikte boşanma davasında çocuğun velayeti kime verileceği hususunda hakim, bir karar vermeye çalışır.

Gerek çocuğun gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmesi gereksi psikolojik anlamda gelişimi önünde engel bulunmaması çocuğun velayetinin kime verileceğine dair karar alınırken elbette önemli olmaktadır. Anne ve babanın sahip olduğu maddi ve manevi imkanların da boşanma davasında çocuğun velayetinin kime verileceği hususunda önem arz etmektedir. Ancak şunu belirtmemiz gerekir ki her ne kadar boşanma davası neticesinde velayetin kime verileceğine dair karar verilmiş olsa da bu hüküm kesin bir hüküm değildir. TMK m.183 kapsamında anne ya da babanın ölmesi, başka yere gitmesi gibi yeni durumların zorunlu kılması halinde hakim re’sen veya taraflardan birinin istemi üzerine velayetin değiştirebilir ve gerekli önlemlerin alınması hususunda karar verebilir. Bunların yanı sıra eğer çocuğun bedensel ve zihinsel gelişimi tehlike altında kalmışsa ya da çocuk terkedilmişse hakim çocuğu anne ve babasından ayırarak bir kuruma yerleştirme kararı da verebilmektedir.

Boşanmada Velayetin Değiştirilmesi ve Velayet Davası

Velayete ilişkin mahkeme kararları kesin hüküm teşkil etmemesi sebebiyle değişen şartlara göre velayetin değiştirilmesi de mümkündür. Söz konusu değişiklik elbette ki hakim kararıyla gerçekleştirilecektir. TMK m.183’te yer alan durumlardan birisinin mevcudiyeti halinde hakim gerekli önlemleri alacaktır. Burada yer alan durumları şu şekilde sıralayabiliriz: Anne veya babanın bir başkasıyla evlenmesi, velayeti kendinde bulunan anne ya da babanın bir başka yere gitmesi, anne veya babanın ölmesi.

Değişen koşullara göre velayetin değiştirilmesi işlemi hakim tarafından re’sen yapılabileceği gibi taraflardan birinin istemi üzerine de gerçekleşebilir. Anne ya da baba istemini mahkemeye dava açmak şeklinde sunmak zorundadır. Velayet hükmünün değiştirilmesi davasını nadir de olsa velayet kendisinde olan taraf da açabilmektedir. Velayetin değiştirilmesi davasında hakim, davayı açmak olan anne ya da babanın istemiyle bağlı değildir. Hakim, kendisi uygun gördüğü yönde bir karar verecektir. Belirtmiş olduğumuz nedenler dışında başka esaslı değişikliklerin olması halinde de verilen velayet hükmü hakkında değişiklik yapılması söz konusu olabilir. Örneğin, velayeti kendisinde bulunan eşin hapse girmesi, velayet hakkına sahip eşin bitkisel hayata girmesi ya da velayet sahibi eşin alkol tedavisi için hastaneye yatırılması gibi sebeplerin varlığı halinde de velayetin değiştirilmesi mümkündür. Burada önemli olan esaslı bir değişikliğin meydana gelmiş olmasıdır. Esaslı değişikliğin sürekli olması da dava açan tarafın isteminin gerçekleşebilmesi adına büyük önem arz etmektedir.

Velayet hükmünün değiştirilmesi bir süreye tabi değildir. Yani taraflardan birisi bunu istediği zaman dava konusu haline getirebilir. Hatta boşanma davasında çocuğun velayetinin kime verileceğine karar verildikten beş gün sonra bile velayetin değiştirilmesi için dava açmak mümkün olabilmektedir. Ancak davayı açan tarafın istemi ancak belirli koşulların varlığı halinde gerçekleşebilecektir. Esaslı değişiklik yoksa, yani sırf karşı tarafı zora sokmak adına dava açılmışsa davayı açan tarafın velayet talebinin gerçekleşmesi mümkün hale gelmeyecektir.

Çocuğa Velayet Konusunda Fikri Sorulur Mu?

Boşanma davasında çocuğa velayetinin verilmesi fikri sorulur mu?” sorusu için şunu söylemek gerekir; hakimin pek çok durumu değerlendirerek ve pedagog ya da psikolog analizlerine dayanarak bir karara vardığını belirtmiştik. Bu konuda açıklanması gereken bir husus da çocuğun velayetin verilmesi konusunda fikrinin sorulup sorulmayacağıdır. Esasında çocuğun görüşünün alınması zorunlu olmamakla beraber eğer çocuk belli bir yaşa gelmişse mahkeme kanalı ile görüşünün sorulması mümkündür. Ancak yine de esas olan uzman kişiler tarafından gerçekleştirilecek değerlendirme ve analizler neticesinde velayet konusunda karar vermektir. Neticede çocuğun yaşadıkları, yaşı ve psikolojik durumu göz önünde bulundurularak velayet konusunda fikrinin sorulması mümkündür diyebiliriz. Fakat çocuğun kendi isteği tek başına velayetin belirlenmesinde etkili olmayacaktır.

Yeniden Evlenmenin Velayete Etkisi

Yeniden evlenmiş olan anne ya da babanın yasa koyucu tarafından hem velayetin değiştirilmesi hem de velayetin kaldırılması sebebi olarak görülmüştür. Ancak tek başına bu sebep velayetin değiştirilmesi için yeterli olmayacaktır. Davalının velayetin getirdiği görevleri ihmal ettiğinin de ispat edilmesiyle birlikte velayetin değiştirilmesi mümkün olabilmektedir. Bu durum karşısında hakim, yeniden evlenmiş olan eşin durumunu detaylı bir şekilde değerlendirecektir. Eğer velayete sahip ve yeni bir evlilik yapmış olan eş velayetin beraberinde getirmiş olduğu yükümlülükleri ihmal ediyorsa davacı eşin talebi kabul edilecektir ve velayet kendisine verilecektir. Yeni evlilik içerisinde çocuk, anne ve baba modelinin bulunduğu tam bir aile içerisinde yetişme olanağına sahip ise bu durumda velayetin değiştirilmesi pek mümkün olmamaktadır. Fakat bu evlilik içinde çocuğun psikolojik ve fizyolojik sağlığının tehlikeye düşme ihtimali varsa bu durum karşısında hakim velayetin değiştirilmesine karar verebilmektedir. Dolayısıyle tek başına evlilik velayette değişikliğe sebep olmamakla beraber bu durum karşısında somut olayın özellikleri hakim tarafından dikkate alınacaktır.

Boşanma Avukatının Önemi

Gerek boşanma davasında çocuğun velayeti için kime verileceği gerekirse nafaka ve mal paylaşımı gibi konularda bir boşanma avukatına danışılması her zaman daha yararlı olmaktadır. Özellikle boşanma davasında çocuğun velayetinin kime verileceği taraflar arasındaki en büyük sorun olduğundan dolayı bu sancılı sürecin en hızlı ve istenilen şekilde atlatılabilmesi adına aile hukuku alanında uzman bir avukat ile hareket edilmelidir. Böylelikle hem izlenmesi gereken prosedürlere uygun hareket edilmiş olunacaktır hem de avukat, müvekkilinin istek ve talepleri doğrultusunda çözüm önerileri üreterek bunları gerçekleştirmeye çalışacaktır. Nafaka, velayet, mal paylaşımı, aldatma nedeniyle boşanma gibi konular dikkatli ve özenli çalışmayı gerektirmekle birlikte aynı zamanda bu alanda uzmanlığı da gerektirdiğinden dolayı olası hak ve menfaat kayıplarının en aza indirilebilmesi ve taleplerin gerçeğe dönüşebilmesi adına mutlaka bir boşanma avukatına danışılmalıdır.

Yayım tarihi: 9 Oca 2017