Cinsel istismar suçu, günümüzde ne yazık ki fazlası ile karşılaştığımız cinsel istismar suçu çocuğun cinsel yönden sağlıklı gelişimini büyük ölçüde olumsuz etkilediği ve çocukta ağır travmalara yol açtığı için kanun koyucu tarafından cinsel saldırı suçundan ayrı olarak ele alınmıştır.
Cinsel istismar suçu Türk Ceza Kanununun 103. maddesinde düzenlenmiş olup cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar arasında yer almaktadır. Cinsel istismar deyiminden anlaşılması gereken çocuğun bedenine temasta bulunmak suretiyle gerçekleştirilen her türlü cinsel davranıştır.
İçindekiler
Cinsel İstismar Suçunda Mağdurun ve Failin Cinsiyeti
Kanun koyucu cinsel istismar suçunda çocuğun cinsiyeti bakımından bir ayrım yapmamıştır dolayısıyla bu suçu oluşturan fiilleri kız çocuğuna ya da erkek çocuğuna karşı işleyen kişi kanunda öngörülen şekilde cezalandırılacaktır. Belirtmek gerekir ki cinsel istismarın faili bakımından da kadın ya da erkek olma bakımından bir ayrım yapılmamıştır. Bu bakımdan kız çocuğuna ya da erkek çocuğuna karşı bu fiilleri işleyen erkek cezalandırılacağı gibi yine kız ya da erkek çocuğuna karşı bu fiilleri işleyen kadın da cezalandırılacaktır.
Cinsel İstismar Suçunun Failinin Çocuk Olması
Çocukların cinsel istismarı suçunda fail herkes olabilir. Bu bakımdan fail ile mağdurun aynı cinsiyetten olması mümkün olduğu gibi failin kendisinin dahi çocuk olması mümkündür. Cinsel istismar suçunun oluştuğunu kabul edebilmek için çocuk olan failin mağduru cinsel davranışa zorlamış olması gerekmektedir aksi takdirde yani iki çocuğun da rızasının varlığı halinde cinsel istismar suçu uygulama alanı bulmayacaktır.
Cinsel İstismar Suçunda Çocuk Kavramı
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 6. maddesinde bulunan çocuk tanımını baz alarak çocuğu tanımladığımızda şunları söyleyebiliriz: 18 yaşını doldurmamış yani 0-18 yaş arasındaki bireyler çocuk olarak adlandırılmaktadır. Kanun koyucu bu yaş kriterini dikkate alarak cinsel istismar suçunu ifade ederken çocukların yaşlarını kategorize etmiş ve suçun meydana gelmesi sonucu verilecek cezaları da kanun hükmünde kategorize ettiği yaş aralıklarını dikkate alarak belirlemiştir.
Bu kategorilere değinmeden önce ifade etmemiz gereken bir diğer husus da şudur: Kanun koyucu her ne kadar 0-18 yaş arasındaki bireylere çocuk dese de ergin olma kavramı farklıdır. Kişi 18 yaşını doldurmadan da kanundaki (Türk Medeni Kanunu )şartlar yerine getirildiğinde ergin kılınabilmektedir. Çocuğun kanun hükümlerine uyularak 18 yaşından önce ergin kılınması ona karşı işlenecek cinsel dokunulmazlığını ihlal eden davranışların cinsel saldırı suçu kapsamında değerlendirilmesine sebebiyet vermeyecektir. 18 yaşından önce ergin olan çocuğa karşı işlenecek bu davranışlar yine cinsel istismar suçu kapsamında ele alınacaktır.
Türk Ceza Kanunu kapsamında cinsel istismar suçunun oluşumu bakımından çocuk kavramı üç ayrı kategoride ele alınmaktadır:
- 15 yaşını tamamlamamış çocukların cinsel dokunulmazlıklarına karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış cinsel istismar suçunu oluşturur.
- 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte kendisine karşı gerçekleştirilen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayamayacak çocukların cinsel dokunulmazlıklarına karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış cinsel istismar suçunu oluşturur.
- 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyecek başka bir nedenle iradesi etkilenen çocukların cinsel dokunulmazlıklarına karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış cinsel istismar suçunu oluşturur.
15 yaşını tamamlamış, gerçekleştirilen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayabilen ve cebir, tehdit, hile veya başkaca bir sebeple iradesi etkilenmemiş çocuklara karşı gerçekleştirilen cinsel davranışlar ise cinsel istismar suçunu değil cinsel saldırı suçunu oluşturacaktır.
Cinsel istismar suçu ile korunmak istenen hukuki yarar cinsel özgürlük ile birlikte mağdurun cinsel gelişimidir. Diğer bir deyişle kanun koyucu bu düzenleme ile mağdurun erken cinsel deneyimden uzak tutulmasını böylece çocuğun cinsel gelişiminin sağlıklı biçimde korunmasını amaçlamıştır. Bunlarla birlikte her cinsel suçta olduğu gibi burada da mağdurun ruhsal ve bedensel bütünlüğü korunmaya çalışılmaktadır.
Cinsel İstismar Suçunun Unsurları
Cinsel istismar suçunun faili herkes olabilir. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere failin kadın ya da erkek olması yahut yetişkin ya da çocuk olması bakımından bir fark bulunmamaktadır. Bununla birlikte failin niteliği söz konusu suçun nitelikli halini oluşturabilecektir örneğin failin mağdurun akrabası olması halinde cinsel istismar suçunun nitelikli hali oluşacaktır.
Suçun maddi unsurunu oluşturan hareket her türlü cinsel davranışı kapsamaktadır. Çocuğun cinsel istismarı oluşmuştur diyebilmek için kanunda cinsel davranışın vücut bütünlüğünü ihlal etmesi aranmamıştır. Ancak Yargıtay vücut bütünlüğünün ihlal edildiği hallerde istismar suçunun değil TCK 105’te düzenlenen çocuğa karşı işlenen cinsel taciz suçunun varlığını kabul etmektedir. Bu uygulama doğrudur.
Çocuğun cinsel istismarı suçunun manevi unsurunu kast oluşturmaktadır. Fail yaptığı hareketin anlam ve sonuçlarını bilmeli ve bu sonuçları istemelidir.
Cinsel İstismar Suçunun Cezası
Cinsel istismar suçunun cezası 8 yıl ile 10 yıl arasında değişmektedir. Eğer cinsel istismar uçunun oluşmasına sebebiyet verecek davranışlar sarkıntılık düzeyinde kalmış ise hapis cezası 3 yıl ile 8 yıl arasında değişiklik göstermektedir. Sarkıntılık kavramı kanun koyucu tarafından anlaşılır bir şekilde ele alınmamıştır.
Cinsel İstismar Suçunun Basit Hali
Cinsel istismar suçunun basit hali kanunda sarkıntılık olarak ifade edilmiştir ve cezası 3 yıldan 8 yıla kadar hapistir. Sarkıntılık kavramından anlaşılması gereken failin mağdura tek seferlik ve kısa süreli temasta bulunmak suretiyle cinsel dokunulmazlığını ihlal etmiş olmasıdır.
Yargıtay; mağduru öpmenin, göğüslerini, kalçalarını, bacaklarını okşamanın, elinden veya belinden tutmanın, cinsel organına dokunmanın, sürtünme suretiyle mağdurla temasta bulunmanın bu düzeyde cinsel istismar suçu oluşturduğunu kabul etmektedir. Sarkıntılık davranışının cezalandırılabilmesi şikâyete bağlıdır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere şikâyet mağdurun velisi ya da vasisinin şikâyeti dolayısıyla soruşturulup kovuşturulabilecektir.
Nitelikli Cinsel İstismar Suçu
Cinsel istismar suçunun nitelikli halleri şunlardır:
- Suçun vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi (103/2): Bu halde esasen tecavüz suçu oluşmuştur. Ancak çocuğa karşı işlendiğinden cinsel istismar olarak kabul edilip bu düzenleme uyarınca cezalandırılmaya gidilecektir. Suçun vücuda organ veya sair cisim sokulması suretiyle işlenmesi halinde 16 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
- Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (103/3-a): Bu nitelikli hal mağdurun direncinin kırılmasındaki kolaylık dikkate alınarak kabul edilmiştir. Ceza yarı oranında arttırılır.
- Suçun, insanların bir arada yaşama zorunluluğunun bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi (103/3-b): Bu durumda hem aynı ortamda yaşamaktan doğan kolaylık hem de mağdurun bu halde özellikle daha savunmasız olmasıdır. Ceza yarı oranında arttırılır. Birlikte yaşam bir zorunluluk değil de tercih ise, bireylerin kendi iradelerinden kaynaklanıyorsa bu nitelikli hal uygulanmayacaktır.
- Suçun 3. derece dâhil olmak üzere kan veya kayın hısımlığı ilişkisi bulunan bir kişiye karşı; üvey baba, üvey anne, üvey kardeş yahut evlat edinen kimse tarafından işlenmesi (103/3-c): Bu hallerde dikkat edilirse ayrıca bir ispatlamaya gerek olmaksızın failin akrabalık ilişkisinden kaynaklanan nüfuzunu kötüye kullandığı ortadadır. Ceza yarı oranında arttırılır.
- Suçun vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile ya da sağlık hizmetleri veren veya koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmesi (103/3-d): Yargıtay bu nitelikli halin uygulanması için suçun işlendiği sırada mağdur ile fail arasında bu tür bir ilişkinin varlığını yeterli görmemektedir. Bu ilişki ile birlikte suça konu hareketin eğitim-öğretim faaliyetinin bilfiil devam ettiği sırada işlenmesi gerektiğini belirtmektedir. Ceza yarı oranında arttırılır.
- Suçun kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi (103/3-e): Kamu görevi veya hizmet ilişkisinin bulunmasının yanı sıra suçun bu ilişkiden kaynaklanan nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi şarttır. Ceza yarı oranında arttırılır.
- Suçun 15 yaşını doldurmamış veya doldurmuş olmakla birlikte işlenen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş kişilere karşı cebir veya tehditle; diğer çocuklara karşı silah kullanılmak suretiyle işlenmesi (103/4): Cebir veya tehdidin burada mağdur çocuğa karşı işlenmesi gerekmektedir. Örneğin suçun işlenmesini engellemek isteyen bir kimseye karşı yöneltilmiş cebir veya tehdit bu nitelikli hal kapsamına girmeyecektir. Ceza yarı oranında arttırılır. Başvurulan cebir ve şiddet yaralama suçunun ağır neticelerine sebep oluyor ise fail ayrıca yaralama suçundan da cezalandırılacaktır.
- Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması(103/6) halinde fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
- Mağdurun 12 yaşını doldurmamış olması(103/1): Bu halde mağdurun fiilin işlendiği tarihteki yaşı esas alınacaktır. Bu durumda faile verilecek ceza suç sarkıntılık düzeyinde kalmışsa 5 yıldan, istismar düzeyine ulaşmış ise 10 yıldan az olamaz.
Cinsel İstismar Suçu ve Şikâyet Süresi
Cinsel istismar suçu sarkıntılık düzeyinde kalmış ise suçun soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun veli veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Bu anlamda suçun şikâyet süresi önem arz etmektedir. İlgili kişiler fiili ve faili öğrendikleri günden itibaren 6 ay içerisinde şikâyette bulunmalıdır. Daha sonra şikâyetten vazgeçilmesi halinde yargılamanın hangi aşamasında olunduğuna göre verilecek karar değişecektir.
Şikâyetten soruşturma aşamasında vazgeçilirse kovuşturmaya yer olmadığına; kovuşturma aşamasında vazgeçilirse davanın düşmesine karar verilecektir. Hüküm kesinleştikten sonra şikâyetten vazgeçme herhangi bir sonuç doğurmayacak, cezanın infazına engel olmayacaktır. Ancak şikâyetten vazgeçmeyi sanığın kabul etmesi gerekmektedir. Birden fazla kişi tarafından işlenen çocuğa karşı sarkıntılık suçunda şikâyete hakkı olanların bir sanık hakkında şikâyetten vazgeçmesi diğer sanıkları da kapsayacaktır.
Cinsel İstismar Suçunda Görevli Mahkeme
Cinsel istismar suçunda görevli mahkeme suçun basit ve nitelikli hallerine göre değişiklik arz etmektedir. Maddenin birinci fıkrası birinci cümlesinde ifade edilen basit cinsel istismar suçu ağır ceza mahkemesinde görülecektir. Aynı fıkranın ikinci cümlesinde ifade edilen hafif cinsel istismar yani sarkıntılık suçu asliye ceza mahkemelerinde görülür. On iki yaşını tamamlamayan mağdura karşı işlenen cinsel istismar suçunun yargılaması ağır ceza mahkemelerinde gerçekleşir. Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen organ veya sair cisim sokulmak suretiyle işlenen cinsel davranış hakkında yargılamada ağır ceza mahkemeleri görevlidir. Maddenin 3, 4, 5 ve 6.fıkralarında öngörülen nitelikli cinsel istismar oluşturan fiiller hakkında yargılama görev ve yetkisi yine ağır ceza mahkemelerine aittir.
Cinsel İstismar İle İlgili Görüşler
Cinsel istismar suçu ile ilgili suçun oluşması yönünde birbirinden farklı birçok görüşün olduğunu belirtmek gerekir. Görüşlerin bir kısmına göz atıldığında şu görüşlerle karşılaşırız: Örneğin bazı yazarlara göre cinsel saldırı suçunda kişinin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi gerekirken ve kişiye yönelik olması gerekirken cinsel istismar suçunda bu 2 kriter de aranmamaktadır.
Cinsel taciz suçu kapsamında ele alınan davranışların bir çocuğa karşı gerçekleştirilmesi de cinsel istismar suçu olarak ele alınmaktadır. Diğer bir görüşe baktığımızda ise cinsel istismar suçunun oluşabilmesi için Türk Ceza Kanununun 102. maddesinde cinsel saldırıyı oluşturan hareketlerin çocuğa karşı işlenmesi gerekir. Yani bu görüşe göre cinsel istismar suçunun oluşabilmesi için çocuğun vücut dokunulmazlığını ihlal eden hareketlerin çocuğa yönelik olarak gerçekleştirilmesi gerekir. 103. maddeyi ele alarak oluşturulan görüşe göre de cinsel istismar niteliği taşıyan hareketler makalenin başında da izah ettiğimiz üzere kategorize edilmiş yaşlara göre ele alınmaktadır. Yani cinsel istismar suçunun meydana gelip gelmediğini anlamak için somut olaydaki mağdurun ya da mağdurenin yaşı bizim için oldukça önemlidir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun oluşabilmesi için cebir, tehdit ve hile olmadan 15 yaşını doldurmuş olan çocukla cinsel ilişkide bulunulması gerekmektedir. Kanun koyucu rızayla cinsel ilişkiyi Türk Ceza Kanununun 104. maddesinde tanımlamıştır.
Reşit olmayanla cinsle ilişki suçunun meydana gelebilmesi için ve cinsel istismar kapsamında değerlendirilmemesi için gerekli kriterler şunlardır:
- Mağdurun 15- 18 yaş aralığında olması gerekmektedir.
- Cinsel dokunulmazlığını ihlal edecek olan fiilleri tam manası ile algılayabilmesi gerekmektedir.
- Cinsel ilişkiye suçun mağdurunun razı olması gerekmektedir. Yani mağdura karşı suçu oluşturan fiiller tehdit ya da cebir ile yahut hile ile gerçekleştirilmemelidir.
Bu suçun oluşabilmesi için mağdurun kız olması gerekmez. Kanun koyucu cinsel saldırı suçlarındaki cinsiyet ayrımına son vermiştir. Bu suçta da mağdurun cinsiyeti önemsizdir. Çocuğun bütün hayatına etki edebilecek cinsel dokunulmazlığını ihlal eden davranışlar cinsel istismar suçu kapsamında ele alınıp çocuk her alanda korunmaya çalışılmıştır. Ağır yaptırımlara tabi tutulacak bu suçların meydana gelmesi durumunda çocuğun yasla temsilcisi yahut kendisine atanan vasi hemen bu durumu en yakın kolluk birimine bildirmeli yahut savcılığa başvurup şikâyetçi olmalıdır. Cinsel istismar suçu davalarında mağdurun yaşının küçüklüğü dikkate alınarak davaya pedagog ve avukat eşliğinde devam etmesi sağlanmalıdır.
Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Yargıtay Kararları
- Mağdur F. babasının onun uyuduğunu zannettiği zamanlarda porno film seyredip mastürbasyon yaptığını ve kendisinin p*pisini ellediğini istikrarlı bir şekilde beyan etmiştir. Ancak sanığın kendisine dokunduğuna ilişkin iddia kanıtlanamamış, tanıklar diğer eylemleri doğrularken dokunmaya ilişkin iddiaya tanık olmadıklarını beyan etmiştir. Bu halde sanığın bedensel temas içeren eylemi şüpheli kalmıştır. İddia, savunma ve tüm deliller değerlendirildiğinde sanığın eyleminin TCK 226/1-b’deki müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek basit cinsel istismardan hüküm kurulması bozmayı gerektirir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 17/10/2012, 2011/5926, 2012/10090)
- İki sanığın mağdureyi gece vakti arabayla tenha bir sokakta bulunan inşaatın önüne getirip durması, sanıklardan birinin aracın arka koltuğuna geçip mağdureye nitelikli cinsel istismarda bulunması; bu eylemler sırasında ön koltukta oturarak gözcülük yapan ve yanlarında bulunarak müşterek hakimiyet kuran sanık Y’nin TCK 37 gereğince fail olarak sorumlu tutulması, bu hüküm dolayısıyla suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesinin söz konusu olması ve her iki sanık hakkında TCK 103/3 maddesinin uygulanması… (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 01/02/2010 13569/487)
- Sanığın babası ile birlikte çalışmakta olduğu eczanenin önüne gelen, mağdurenin saçını okşayarak sevdiği, eve gidecekleri sırada babasına mağdureyi kendisinin eve bırakacağını söylediği ve sanık ile önceden gelen tanışıklıkları dolayısıyla güven duyan babasının mağdureyi onun yanında bırakıp eve gittiği; bu şekilde sanığın koruma ve gözetim yükümlülüğü altına aldığı mağdureyi yakındaki bir caminin tuvaletine götürerek cinsel istismarda bulunduğu anlaşılan sanık hakkında TCK 103/3 maddesinin uygulanması gerektiği… (Burada geçici olarak dahi olsa küçük yaştaki mağdurenin bir şahsın koruma ve gözetimine bırakılması durumunda bu şahsın bu sırada işlemiş olduğu cinsel istismar suçunun 103/3 kapsamındaki nitelikli hali oluşturacağına dikkat çekilmektedir.) (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 22/05/2012, 1849/5725)
- Sanığın suçun işlendiği tarihte 8 yaşında olan mağdurenin bir elini tutup zorla kendi cinsel organını elletmesi, diğer eliyle bağırmaya çalışan mağdurenin ağzını kapatması cebrin varlığını kabul ettirmektedir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 08/04/2011, 861/2827)
- Suçun maddi unsurlarındaki hata faile ilişkin bir durumdur. Dolayısıyla bu hususun fail veya müdafii tarafından ileri sürülmesi gerekmektedir. Kural olarak suçun maddi unsurlarında hataya düşülüp düşülmediğine ilişkin mahkeme tarafından bir araştırma yapılmayacaktır. (YCGK 14/01/2014, 14-743/8)
- 5237 s. TCK’nın 103/1-b maddesinde mefruz cebir suçun unsuru olarak düzenlenmiş ve aynı Yasa’nın 103/4. maddesinde ise eylemin 103/1-a madde kapsamında bulunan mağdurlara karşı ayrıca cebir ve tehditle işlenmesinin artırım nedeni olduğu vurgulanmış… (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 03/04/2008, 1797/3285)
- Mağdurenin diğer delillerle de uyum içerisinde olan ve sanık H’nin kendisine yönelen cinsel davranışlarını annesine anlattığı ve fakat annesinin kendisine sabretmesini söylediği, bunların sonlanması için herhangi bir girişimde bulunmadığı yolunda ortaya çıkan samimi ve inandırıcı anlatımları, Sanık L.’nin kollukta müdafii huzurunda alınan “göz yumdum çünkü paraya ihtiyacımız vardı ve sanık H. bize maddi yardımda bulunuyordu…” ikrarını içeren beyanları ile sanık H.’nin “Sanık L. Sürekli mağdureyi bana itmiştir…” şeklindeki açıklamaları ile tüm dosya kapsamına göre; sanık L.’nin diğer sanık H.’nin mağdureye karşı cinsel davranışlarda bulunduğunu ve bunun bir süredir devam ettiğini bilmesine rağmen diğer sanıkla önceden vardıkları fikir ve eylem birliği çerçevesinde bahaneyle dışarı çıkıp sanık H. İle kızı mağdureyi evde yalnız bırakması, sanıkların baştan itibaren suçu beraber bilerek ve isteyerek tertipleyip planladıkları, bu suretle anne sanık L.’nin suçun icrasındaki rolü, suçun işlenişindeki katkısı göz önüne alındığında sanık L.’nin de diğer sanık gibi mağdurenin beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunun müşterek faili olduğu… (Yargıtay 14.Ceza Dairesi 14/06/2012, 2011/14142, 2012/6775)