Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesinde yer alan hürriyete karşı suçlardan birisidir. Konut, Anayasamızın 21. maddesine göre “dokunulmaz” kabul edilmiştir. TCK’ya göre bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine kişinin rızasına aykırı olarak giren veya rızası ile girmiş olmasına rağmen buradan çıkmayan kişi cezalandırılacaktır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu ile korunmak istenen hukuksal yarar, kişilerin huzur ve güvenin bozulması içerisinde yaşama hakkıdır.
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun faili herkes olabilir. Fakat bu suç, kamu görevinin sağlamış olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlenirse bu durumda suçun nitelikli hali ( TCK m.119/1-e) gündeme gelecektir. Aynı zamanda bu suçu, eşlerin birbirine karşı işlemesi de mümkün değildir. Çünkü zaten esasında eşler ortak bir konuta girme konusunda yetkili konumdadırlar. Fakat eğer eşler hakkında ayrılık kararı vermişse ve eşlerden biri ayrı bir ikametgaha sahipse, diğer eşin rızası olmadan bu eve girmesi durumunda konut dokunulmazlığının ihlali suçu oluşabilir.
Aile ile birlikte oturan kişiler de birbirlerine karşı bu suçun faili olamayacaklardır. Ayrı konutlarda yaşamakta olan aile bireylerinin birbirlerine evlerine girmeleri olağan olup bu konuda örfe dayanan örtülü bir rızanın varlığı kabul edilmektedir. Fakat eğer hak sahibi aksini iddia ederse ya da durumdan böyle bir rızanın olmadığı anlaşılırsa bu halde söz konusu suçun varlığından söz etmek mümkün olabilir.
Suçun maddi konusunu konut, eklenti ve açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler haricinde kalan işyerleri ve eklentiler oluşturmaktadır. Konut sözcüğünden anlaşılması gereken, devamlı veya geçici olarak kişilerin barınmak ve yerleşmek maksadıyla oturmalarına elverişli olan yerler anlaşılmaktadır. Bir yerin konut kabul edilmesi için taşınmaz olmasına gerek olmadığı gibi konutun sürekli kullanıma özgülenmiş olması da aranmamaktadır.
Eklenti ise, doğrudan ya da dolaylı olarak konuta bağlı olan ve konutun kullanılmasına özgülenen ya da onu tamamlamakta olan, söz konusu yerin aidiyetini simgeleyen engellerle dış dünyadan ayrı tutulmakta olan yerdir. Eklentin konuta çok uzak olmaması gerekmektedir. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu seçimlik hareketli bir suç olup, “girmek” veya “girdikten sonra çıkmamak” suçun maddi unsurlarını oluşturmaktadır.
Bir kimsenin bir yere girmiş olması için bedenen giriş yapmış olması gerekir yani pencereden içeri bakmak ya da dışarıdan konuta birşey fırlatmak bu suçu oluşturmayacaktır. Bir yere hak sahibinin rızası ile girip çıkılmaması durumunda ise kesintisiz bir suç söz konusu olacaktır. Bunun yanı sıra bir yere rıza dışından girilmiş ve çıkılmamış olması da mümkündür. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun manevi unsuru genel kasttır. Saikin bu suçta bir önemi yoktur. Aynı zamanda bu suça iştirakin her türlüsü mümkündür.
İçindekiler
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Cezası
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, suçun temel hali ve nitelikli haline göre farklı oranlarda cezayı gerektirmektedir. TCK m.116/1’e göre suçun temel halini işlemiş olan kimse hakkında 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası hükmolunmaktadır. Fakat TCK m.116/4’te öngörülmüş olan nitelikli hallerden birisi söz konusu ise faile verilecek olan ceza arttırılacaktır. Buna göre, suçun gece vaktinde işlenmesi, suçun cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde fail hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır.
TCK’da aynı zamanda bazı ortak hükümler bulunmaktadır. TCK m.119’da belirtilmiş olan bu ortak hükümlere göre faile verilecek olan cezanın arttırımı önörülmüştür. Bahsi geçen nitelikli haller şunlardır: Suçun silahla işlenmesi, suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi, suçun kamu görevinin sağlamış olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlenmesi, suçun kişinin kendisini tanınamayacak bir hale sokması ya da imzasız mektup veya özel işaretlerle işlenmesi ve suçun var olan ya da var sayılan suç örgütlerinin oluşturmuş olduğu korkutucu güçten faydalanılarak işlenmesi halidir.
Bu ortak hükümler yalnızca konut dokunulmazlığının ihlali suçu değil, aynı zamanda siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi ve iş ve çalışma hürriyetinin ihlali gibi suçlar bakımından da uygulama alanı bulmaktadır. Bahsettiğimiz nitelikli hallerin söz konusu olduğu durumda fail hakkında verilecek olan hapis cezası bir kat arttırılacaktır. Aynı zamanda konut dokunulmazlığının ihlali suçunun işlenmesi esnasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali gerçekleşirse fail hakkında bu suça ilişkin hükümler de uygulanacaktır.
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu Şikayete Bağlı Mıdır
Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, suçun basit halinde ve nitelikli halinde farklı şekillere tabidir. Suçun, TCK m.116/1 ve m.116/2 kapsamında işlenmiş olması durumunda mağdurun şikayeti üzerine kovuşturma yapılacaktır. Fakat ister TCK m.116/4’te belirtilen nitelikli haller isterse TCK m.119/1’de yer alan nitelikli haller söz konusu olsun, her halde kovuşturma şikayete tabi olmayacaktır; re’sen yapılacaktır.
Suçun işlenmesi halinde şikayet hakkı, sadece rıza beyan etmeye yetkili olan kişiye değil; aynı zamanda konuta girilmesi esnasında konutta kalan herhangi bir kişiye ait olmaktadır. Yani bir çatı altında barınmakta olan kişilerden her birinin şikayet hakkı bulunmaktadır. Nitekim yargıtayın kararı da bu yönde olmuştur. Ancak şuna dikkat çekmemiz gerekir ki suçun işlenmesi sırasında evde kalmakta olan misafirin veya evde çalışmakta olan hizmetlilerin suçu şikayet etme hakkı bulunmamaktadır.
Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun ayrı evlerde yaşayan aile bireyleri arasında işlenmeyeceğini, çünkü örfe dayalı örtülü bir rızanın varlığının kabul edildiğini söylemiştik. Fakat hak sahibi aksini açıklarsa ya da durumun özelliklerden bu hal anlaşılırsa o zaman söz konusu suçun oluşabileceğine değinmiştik. Nitekim Yargıtay bir kararında da bu durumu aydınlatmıştır.
Olayda, sanığın kendisini terk ederek kayınpederine gitmiş olan eşini geri getirmek maksadıyla kayınpederine ait evin kapısının açılmaması üzerine, suça konu olan eve balkondan girmesi halinde konut dokunulmazlığının ihlalinin yasal unsurlarının oluştuğuna Yargıtay tarafından karar verilmiştir. ( Yar. 2. CD., 3.3.2011, 37642/4276) Çünkü olayda, eşlerden birisi başkasına ait bir evde kalmaktadır ve hak sahibi kişinin diğer eşin girmesine rızası yoktur. Dolayısıyla bahsi geçen suç mevcuttur.
Aynı zamanda herkesin girmesine açık olan yerlere girilmesi halinde bu suçun oluşmayacağını söylemek mümkündür. Fakat bazı hallerde bu durum suç teşkil edebilir. Yargıtayın içtihatlarına göre de durum böyledir. Örneğin resmi kurumlar konut olmadığı gibi herkesin buraya girmesi de serbesttir. Fakat kurumların kapalı olduğu saatlerde ya da herkese açık olmayan kısımlarının mevcut olması halinde buralara girilmiş olması durumunda Yargıtaya göre TCK m.116/2’deki suç oluşmuş olacaktır.
Konut Dokunulmazlığını İhlal Şikayet Süresi
Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun basit halinin şikayete tabi olduğunu belirtmiştik. Fakat bu suç, uzlaşmaya tabi suçlardan biri olması sebebiyle sanık ile mağdur arasında uzlaşma gerçekleşmesi mümkündür. Bu konuda tarafların beyanı alındıktan sonra hukuki işlemler gerçekleştirilmeye başlanmalıdır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun mağduru olan kimsenin şikayet süresi 6 aydır. Bu süre, mağdurun fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.
Belirtilen süre içerisinde şikayette bulunmayan kişi, bu hakkını kaybedecektir. Kişi şikayette bulunduktan sonra vazgeçme hakkını kovuşturmanın sonuna kadar kullanabilir. Vazgeçme olması halinde söz konusu dava düşecektir. Fakat bu suçun nitelikli hallerinde şikayet şartı aranmadığından bu yolla davanın düşmesi de mümkün değildir. Detaylı bilgi için lütfen tıklayınız.