meslek hastaligi tazminati

Meslek hastalığı tazminatına yakalanan işçi, işvereni aleyhine iş mahkemelerinde maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Davanın dayanağı, meslek hastalığı hastanesinden alınmış meslek hastalığı raporudur. Rapordan sonra işçinin meslekte kazanma kaybı oranı yüzde üzerinden yine ilgili hastane tarafından belirlenir. Meslek Hastalığı Tazminatı almak için bu hastanelerin verdiği yüzdelik oranlarda her bir oranın çok önemi vardır. Devlet hastanelerinden temin edebileceğiniz bu raporları avukatınıza büyük bir titizlikle inceletiniz. Bazı durumlarda, yüzde oranındaki birkaç fark bile tazminat hakkınızı etkileyebilir.

Maddi manevi tüm haklarınızı alabilmek için hukuki süreçte gerekli donanıma sahip avukat aracılığı ile çalışmanızı öneririz. Meslek hastalığı tazminatı içeriğini iki kısımda inceleyebiliriz. Maddi tazminat ve manevi tazminat olarak hak taleplerinde veya ikisine birden başvuruda bulunabilirsiniz. Mahkeme sürecinde işçinin işyerine hem hâkim hem de bilirkişi tarafından keşfe gidilir. Keşif yapılmasındaki amaç, işverenin iş ve işçi sağlığı ile iş ve işçi güvenliği açısından kanunlara uyup uyulmadığının, gerekli tedbirleri alıp almadığının saptanmasıdır. Bilirkişi işverenin kusurlu olup olmadığını belirlerken, kusur oranını belirler.

Meslekte kazanma kaybı oranına göre ve işverenin de kusuruna göre bilirkişi tarafından bir hesap yapılır ve işçinin alacağı maddi tazminat, miktar olarak belirlenir. Davacı tarafından davalı olan işyeri, işçisini sigortalı olarak çalıştırmışsa Sosyal Güvenlik Kurumu işçiye maluliyet maaşı bağlar. Bu durumda iş göremez raporu, işveren kusur raporu ve sgk toplamında maddi tazminat alacağı saptanır. Meslek hastalığı tazminatı davacının bu hastalık nedeniyle çektiği ıstırabın ve acının karşılığı olarak belirtilir ve buna karşılık gelen ödeme miktarını hâkim kendi vicdani kanaatine göre belirler. Tüm hakimlerin ve yargının başında olan adalet temsilcilerin tamamen tarafsız ve adli kimliklerine yakışır şekilde yasal çerçeveler içerisinde ve vicdanlarının en hassas terazileriyle, hiçbir baskı altında kalmadan kararlarını verdiklerine inanarak başvurular yapılır. İşçi, mahkemede Meslek hastalığı tazminatı davasını ispat için her türlü delili kullanabilir. Tanık da bunlardan biridir. Maddi ve tazminat talepli dava meslek hastalığı rapor tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımına tabiidir.

Meslek Hastalığı Tazminatı Nedir?

Meslek hastalığı tazminatı nedir sorusunu açıklamaya meslek hastalığını tanımlayarak başlamak gerekir. Meslek hastalığı tanımı ise 5510 s. Sosyal Sigortalar Kanununda verilmiştir. Kanunun 14. Maddesi uyarınca sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple yahut işin yürütülmesindeki şartlar nedeniyle uğradığı hastalıktır. Bu hastalık geçici veya sürekli olabilir. Tanım kapsamındaki ruhsal veya bedensel engellilik halleri de meslek hastalığına dahildir.

  • Genel sağlık sorunları
  • İşe özgü olan sağlık sorunları
  • İşle ilişkili hastalıklar

Olarak üç gruba ayrılan meslek hastalıkları bu başlıklar altında incelenir. Meslek hastalığı bir kişinin, çalışma hayatında karşılaştığı etkenler nedeniyle meydana gelir ve belirli mesleklere özgü hastalıklardır. Tıp literatürüne göre mesleklere özgü bazı hastalıklar belirlenmiştir. Mesleki hastalıklar uzun süre bir yerde çalışıyor olmaktan ve kronik seyirli hastalıklar kapsamında olduğu için sgk tarafından tanım yapılarak, olası işlemler yasallaştırılmıştır.

Meslek hastalığı tazminatı da bu yasal düzenlemelerden birisidir. Bir kimse meslek hastalığı sebebiyle zarara uğramışsa uğradığı bu zararın tazmin edilmesi gerekir. İşgücü kaybı, geçici iş göremezlik kaybı, meslek haslığı sebebiyle uğranılan elem ve ızdırap hali gibi zararların maddi ve manevi anlamda karşılanması meslek hastalığı tazminatını oluşturmaktadır. Meslek hastalığı tazminat hakkının söz konusu olması için hastalığın işin yürütümü sebebiyle ve devamlı bir çalışma süreci neticesinde meydana gelmiş olması gerekmektedir. Hastalık ile iş arasında uygun nedensellik bağının bulunmaması, işçinin ani bir olay sonucunda yaralanması gibi durumlarda meslek hastalığının varlığından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla bundan doğan zararların tazmin edilmesi de meslek hastalığı tazminatı olarak adlandırılamayacaktır.

Meslek hastalığı tazminatı için mevzuatımızda öngörülen zamanaşımı süresi failin ve zamanın öğrenilmesinden itibaren 10 yıldır. Bu süre içerisinde başvurulan tazminata tarafların kusurluluk oranı, gelir durumları vb. etkenler gözetilerek hakim tarafından hükmedilecektir.

Meslek Hastalığı ve İş Kazası Ayrımı

Meslek hastalığı ile iş kazası ayrımının doğru yapılması ve tazminata başvururken bu ayrıma dikkat edilmesi gereklidir. Bu iki tazminat sebebi arasındaki en temel fark kendisini süre yönünde göstermektedir. Hastalık ile kaza kavramlarını kelime anlamı itibariyle değerlendirdiğimizde bu husus daha anlaşılır olacaktır. Zira hastalığın daha uzun bir zamana yayılacağı, bir anda başlayıp bitmeyeceği, devamlı bir iş neticesinde meydana çıkacağını söylemek gerekir. Kaza ise bir kelime olarak da ani ve beklenmedik bir olayı tanımlamaktadır. Sigortalı işçinin başına gelenin yapmakta olduğu iş dolayısıyla devamlı ve tekrarlanan bir biçimde meydana gelmesi halinde meslek hastalığı, ani bir şekilde gerçekleşip bedensel veya ruhsal zarar doğurması halinde ise iş kazası söz konusu olacaktır.

Meslek hastalıkları iki şekilde yapılır. Başka bir yaklaşıma göre de meslek hastalıkları, hastalığa neden olan faktöre göre sınıflandırılabilir. Bu durumda işyerlerinde bulunan faktörlere benzer şekilde fiziksel, kimyasal, biyolojik nedenli hastalıklardan dolayı meslek hastalığı tazminatı talep edilir. Mesleki deri hastalıkları, mesleki solunum sistemi hastalıklarından bahsedilebilir. İş kazası da meslek hastalıkları kategorisinde değerlendirilebilir. İş kazaları ile meslek hastalıkları halinde sağlanan yardımlar şu şekildedir; sağlık yardımı yapılması, geçici iş göremezlik süresince günlük ödenek verilmesi, sürekli iş göremezlik hallerinde gelir verilmesi gibidir. Ölüm sonuçlu iş kazaları meslek hastalıklarında; cenaze masrafı karşılığı verilmesi, sigortalının ölümünde hak sahiplerine gelir bağlanması gibi yardımlarda bulunulur.

Meslek Hastalığı Nedir

Meslek hastalığı nedir, mesleki bir faaliyetin yürütülmesi ya da bir işte sürekli olarak çalışılması halinde ortaya çıkan bir durumdur. Sosyal güvenlik sistemleri hastalık durumunu mesleki risk olarak kabul etmektedirler. Meslek hastalığı geçici veya sürekli olabileceği gibi bedensel ya da ruhsal özürlülük hali de olabilir. Meslek hastalığı kavramında vurgulanmakta olan esas nokta, işin nitelik ve yürütüm şartları neticesinde veya işyerinin durumu dolayısıyla yavaşça ortaya çıkan bir sağlık durumu bozulması olmasıdır. Bu nedenle hastalığın, yürütülen meslek dolayısıyla ortaya çıkmış olduğunun tespiti büyük önem arz etmektedir.

Genel olarak meslek hastalığına sebebiyet verebilecek olan kaynaklar altı grupta toplanmışlardır. Bunlar; madensel cisimlerden, tozlardan, bakterilerden, organik cisimlerden, fizik ve mekanik etkenlerden oluşan meslek hastalıklarıdır. Aynı zamanda örgütün psiko-sosyal ortamı da söz konusu hastalığa sebebiyet veren kaynaklar arasında sayılmaktadır. Meslek hastalığının oluştuğundan söz edilebilmesi için onun mesleki faaliyetten doğmuş olması tek başına yeterli kabul edilmemektedir. Aynı zamanda ortaya çıkan meslek hastalığının Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nde yer alan meslek hastalıklarından birisi olması gerekmektedir. Bu kapsamda baş, göz, kulak, yüz, boyun, omuz ve kol, el, omurga, karın bölgelerinde meydana gelen arızalar meslek hastalığı kavramına dahil birkaç bölge olarak belirlenmiştir. Ancak istisnai bir durum olarak şunu belirtmeliyiz ki bu tüzükte yer almasa dahi iş nedeniyle ortaya çıktığı kesin olarak saptanan bazı enfeksiyon hastalıkları da meslek hastalığı olarak kabul edilmektedir. Hastalığın meslek hastalığı olduğuna dair ispat yükümlülüğü sigortalıya ait olacaktır. Liste dışında yer alan bir hastalığın meslek hastalığı olup olmadığına dair bir uyuşmazlık ortaya çıkarsa bu durumda Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu bunu karara bağlayacaktır.

Meslek hastalığında işverenin sorumluluğuna gidilebilmesi için herşeyden önce hastalığa yakalanmış olan kişinin İş Kanunu kapsamında “işçi” sayılması gerekmektedir. Aynı zamanda SGK yardımlarından da faydalanabilmek adına bu kişi sigortalı olmalıdır. Meslek hastalığının anlaşıldığı tarihte sigortalı olma şartı aranmaz; kural, işçinin meslek hastalığına işyerinde sigortalı olarak çalıştığı sırada yakalanmış olmasıdır. Ortaya çıkan hastalık ile yapılan iş arasında mutlaka illiyet bağı bulunmalıdır. Ortaya çıkan hastalığın hekim raporuyla tespit edilmiş olması da bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Meslek Hastalığında İşçinin Hakları

Meslek hastalığına yakalanmış olan işçinin ilgili düzenlemeler çerçevesinde bazı hakları mevcuttur. Bu durumda işçiye sağlanan haklar yalnızca parasal yardım olarak ortaya çıkmaktadır. (5510 sayılı Kanun) Sigortalı işçiye geçici iş göremezlik süresi boyunca geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi mümkündür. Bu ödeme günlük olarak yapılacak olup durumun hekim tarafından saptanmış olması gerekmektedir.

Ödemenin kaç azami kaç gün yapılacağına dair bir süre yoktur. Dolayısıyla işçinin sağlık durumuna göre tedavi ve istirahati devam ettiği sürece SGK tarafından ödeme yapılması mümkündür. Bunun dışında sigortalıya, sürekli iş göremezlik geliri bağlanması da mümkündür. kişi, hem bu geliri alıp hem de maaşında kesinti olmaksızın çalışmaya devam edebilir. Gelirin miktarı, kişinin meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre hesap edilecektir.

Meslek hastalığı sonucunda yaşamını yitiren işçinin hak sahiplerine ölüm geliri bağlanması kanunen mümkündür. Bu kişiler ancak anne, baba, eş ve çocuklar olabilir. Ancak bu durumda sigortalının ölümünün meslek hastalığı avukatı sonucunda gerçekleştiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Ölüm ve hastalığın başlangıcı arasında zaman geçmiş olması ölüm geliri bağlanmasına engel teşkil etmemektedir.

Sigortalının ölüm aylığı alırken evlenen ve bu sebeple aylığı kesilmiş olan kız çocukları, talepte bulundukları takdirde aldıkları aylık veya gelirin iki yıllık tutarını bir defaya özgü olmak kaydıyla evlenme ödeneği olarak peşin alabilirler. Aynı zamanda iş kazası ya da meslek hastalığı sonucu ölmüş olan kimse için cenaze ödeneği sağlanması da mümkündür.

Meslek Hastalığı Bakımından İşverenin Sorumlulukları

İşverenin işyerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlaması işçiyi gözetme borcu içerisinde yer almaktadır. Kural olarak sigortalı işçinin uğramış olduğu maddi zararları SGK karşılamak durumundadır. Ancak bu durum işverenin bir sorumluluğu olmadığı anlamına gelmemektedir. İşveren, sigortalı ya da yakınlarının SGK tarafından karşılanmayan zararlarını gidermek yükümlülüğü altındadır. Bu nedenle gerek meslek hastalığına yakalanan işçi gerekse bu nedenle ölen işçinin yakınları işverene karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilmektedirler. İşçinin ölümü sebebiyle destekten yoksun kalanlar aynı zamanda destekten yoksun kalma tazminatı da talep edebilmektedirler.

İşveren kastıyla ya da mevzuata aykırı hareket etmesi sonucunda işçinin meslek hastalığına yakalanmasına veya bu sebeple ölümüne sebebiyet vermişse bu durumda aileye ya da işçiye gerekli ödemeleri yapacak olan SGK, işverene rücu edebilecektir. Meslek hastalığı sonucunda kurum tarafından gerçekleştirilmiş olan her türlü ödeme, hastalığın ortaya çıkmasında sorumluluğu bulunan işverenin kusuru oranında tahsil edilebilecektir. Bu konuda işverene açılacak olan rücu davasının zamanaşımı ise 10 yıllık süreye tabidir. Zamanaşımı, rücu konusu aylık ve gelirler için kurum onay tarihinden, masraf ve ödemeler için ise masraf ve ödeme tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır.

Meslek Hastalığı Sebebiyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası

Meslek hastalığı sebebiyle maddi ve manevi tazminat davasına yol açabilecek olan meslek hastalığı bedensel bir zarar şeklinde ortaya çıkabileceği gibi ruhsal durumun bozulması şeklinde de ortaya çıkabilmektedir. Meslek hastalığına yakalanmış olan işçi, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplarının tazminini isteyebilecektir. Tazminat miktarı, ancak SGK tarafından karşılanmayan miktar ile sınırlı olacaktır. Aksi halde ikinci bir ödeme söz konusu olacağından bu durum kanuna uygun olmayacaktır. Davacı tazminat davasını açtığı zaman alacağının hepsinin kurum tarafından ödenmiş olduğu tespit edildiği takdirde tazminat istemi reddedilecektir. Aynı zamanda sigortalı işçinin kusuru tazminatta indirim nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır.

İşçinin başına gelen hastalık sonucunda ölmesi söz konusu ise bu durumda yakınları destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceklerdir. Yaşamını yitiren sigortalının muhtemel yaşam süresi içerisinde çalışarak sağlayabileceği kazancından ayrılmak üzere desteğinden yoksun kalanlara yapabileceği yardım tutarı bu kişilere peşin olarak ödenmektedir. Destekten yoksun kalanların mutlaka mirasçı olması gerekmez. Ölen kişinin eski nişanlısı ya da hiçbir akrabalık bağı bulunmayan kişi de bu tazminatı talep edebilir. Ancak bunun için destek verme ilişkisinin sürekli ve düzenli olarak sürdürülmüş olması aranmaktadır.

Meslek hastalığı sonucunda bedensel ya da ruhsal zarara uğramış olan işçi, maddi tazminatın yanı sıra manevi tazminat talebinde de bulunabilir. Ağır bedensel zarar ya da ölüm halinde zarar görenin ya da ölenin yakınlarının da manevi tazminat alma imkanları söz konusudur. Sigortalının kazanma gücünde bir kayıp ortaya çıkmasa dahi manevi tazminat talebinde bulunmak mümkündür. Bunun dayanağı, ortaya çıkan hastalık sebebiyle duyulan acı, elem ve kederdir. Eğer zararın ortaya çıkmasına ya da artmasına işçinin kendisi sebep olmuşsa bu durumda işverenin sorumluluğu sınırlanmış olacaktır. Dolayısıyla tedavi olmayı reddeden birinin geçici hastalığı sürekli bir meslek hastalığına dönüştüğü takdirde burada işverenin kusur oranı düşmüş olacağından hakim bunu göz önünde bulundurarak maddi ve manevi tazminata hükmedecektir.

Yayım tarihi: 12 Kas 2015