Hukuka Aykırı Delil Nedir? (Hukuka Aykırı Delil Örnekleriyle)

  1. Topo Hukuk
  2. Hukuki Danışmanlık
  3. Hukuka Aykırı Delil Nedir? (Hukuka Aykırı Delil Örnekleriyle)

Hukuka Aykırı Delil Nedir?

Hukuka aykırı delil hukuk kurallarının çizmiş olduğu çerçevenin dışına çıkılarak elde edilen delilleri ifade eden bir kavramdır. Teknolojik gelişmeler haberleşme, üretim ve diğer birçok alanda etkisini göstermiş; pek çok ihlali de beraberinde getirmiştir. İnsanların izinsiz şekilde ses ve görüntüleri kaydedilmiş ve haberleşmeleri dinlenmiştir. İnternet ortamındaki verilerin gizliliği ihlal edilmiş ve başkalarına ait aygıtlara gizlice girilerek bilgiler depolanmıştır. Hukuka aykırı yollardan elde edilen bu gibi birçok bilgi mahkemelere delil olarak sunulmak istenmiştir. Bu ihlallerin artış göstermesiyle gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması zorunluluğu doğmuştur. Öte yandan mahkemelerin hukuka aykırı delilleri nasıl değerlendireceği de önemli bir sorun haline gelmiştir. 

Hukuki deliller hem hukuk yargılaması hem de ceza yargılamasında insan haklarına saygı ve hukuk güvenliği ilkeleri kapsamında vakıanın aydınlatılmasına etkili rol oynamaktadır. Hakkı ihlal edilen yahut bir suç mağduru olan kişiler yargıya başvurarak haksızlığın giderilmesini talep etmektedir. Haksızlığın ne ve kim tarafından yapıldığının tespiti ise hukuka uygun olarak mahkemeye sunulan ispat araçlarıyla yapılmaktadır. Ancak bu ispat araçlarından bazıları elde edilmelerinde kullanılan metod dolayısıyla yasaklanmıştır. Bunlara hukuka aykırı deliller adı verilir. Hukuka aykırı delillerde aslında delilin kendisi yasak değildir. Yalnızca elde edilme yöntemi hukuka aykırı olduğundan vakıanın aydınlatılmasında kullanılması yasaklanmıştır. 

CMK Hukuka Aykırı Delil Hakkında Ne Diyor?

Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Bu husus ceza kanunlarında suç olarak nitelenmiş ve icra edilmesi halinde failin cezalandırılmasını gerektiren fiillerin işlenip işlenmediği ile işlenmişse kim tarafından işlendiğinin tespiti şeklinde gerçekleştirilmektedir. 

Meydana gelen bir suç ile ilgili olarak soruşturma başlatıldığında vakıanın aydınlatılması için gerekli her türlü delil ispat yöntemi olarak kullanılabilmektedir. Ancak maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için yapılan işlemler ne pahasına olursa olsun gerçekleştirilemeyecektir. Zira Yargıtay kararlarında da belirtilmiş olduğu üzere araştırmalarda kişisel ve toplumsal değerlerin korunması gerekir. Mutlak ve sınırsız şekilde araştırma/soruşturma yürütmek her zaman hukuka uygun kabul edilemeyecektir. Nitekim Ceza Muhakemesi Kanunu 217. maddesinde yüklenen suçun hukuka uygun surette elde edilen her türlü delille ispatlanabileceğini belirtmiştir. Böylece CMK hukuka aykırı delillerin ceza yargılamasında ispat yöntemi olarak kullanılamayacağını açıklığa kavuşturmuştur. 

Hukuka aykırı delil, hukuk kurallarına aykırı yollarla elde edilmiş delilleri ifade etmektedir. CMK’da olduğu gibi Anayasa da hukuka aykırı delillerin yargılamada kullanılamayacağını açıkça belirtmiştir. Anayasanın ilgili m.38/6 hükmüne göre kanuna aykırı yollarla elde edilmiş bulgular delil olarak kullanılamayacaktır. Bu anlamda hukuka uygun yollarla ulaşılamayacak ve dolayısıyla mahkemeye sunulamayacak olan delillerin mahkemede tartışılmasının da imkanı olmayacağı barizdir. 

Boşanma Davasında Hukuka Aykırı Delil Örnekleri

Boşanma davası eşlerin Türk Medeni Kanununda belirtilen boşanma sebeplerine dayanarak anlaşmalı veya çekişmeli olarak açtığı aile hukuku kapsamındaki bir dava türüdür. Anlaşmalı boşanma davası eşlerin boşanmanın tüm hukuki sonuçları üzerinde anlaşmaya varmalarıyla birlikte mahkemeye birlikte başvurması yoluyla açılır. Bu durumda boşanmayı gerektiren olaylara ilişkin bir ispat yöntemine çoğu zaman ihtiyaç duyulmamaktadır. 

Çekişmeli boşanma davaları eşlerden birinin diğerine karşı boşanma veya boşanmanın sonuçları üzerinde anlaşmaya varamamaları halinde açtığı dava türüdür. Çekişmeli boşanmaya aldatma, onur kırıcı davranış, terk, akıl hastalığı gibi ispat gerektiren davranışlar sebep olabilmektedir. Özellikle aldatma söz konusu olduğunda eşler hukuka aykırı delilleri mahkemeye sunmak istemekte fakat bu belgeler yasal yollarla elde edilmediği için yargılamada kullanılamamaktadır. Aldatma sebebiyle boşanma davası hakkında ayrıntılı bilgi için “Aldatma Delilleri Nelerdir?” ve “Aldatma Sebebiyle Boşanma Davası” yazılarımıza göz atabilirsiniz. 

Boşanma davasında hukuka aykırı delil olarak karşımıza en sık çıkan örnekler Whatsapp, Facebook vb. sosyal medya ve iletişim platformlarından alınan mesajlaşma görüntüleridir. Kişilerin haberleşmeleri özel hayatlarının bir parçası olarak ceza kanunumuzda koruma altına alınmıştır. Haberleşmenin taraflarından gizli ve izinsiz olarak ihlal edilemez ve kayıt altına alınmaz. Bu şekilde elde edilen mesajlaşma ekran görüntüleri mahkemeye yasal delil olarak sunulamayacaktır. Bunun gibi kişilerin telefonunun dinlenmesi, gizlice ses kaydı alınması veya telefona görüşme kaydetme uygulaması yüklemek yoluyla görüşmenin kaydedilmesi hukuka aykırıdır. Bu yollarda elde edilen bulgular da delil olarak dikkate alınmayacaktır. 

Diğer Davalarda Hukuka Aykırı Delil Örnekleri

Bir delilin mahkeme nezdinde kabul görebilmesi o delilin usulsüz olarak yaratılmaması ve hukuka aykırı şekilde elde edilmemesi gerekmektedir. Hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin bazı durumlarda hukuka uygunluk sebebi varlığı gözetilerek hükme esas alınabilmektedir. Örnek olarak Yargıtay bir suç ile ilgili olarak daha sonra delil elde etme imkanının bulunmaması ve kolluk kuvvetlerine derhal ulaşılamayacağı hallerde gizlice ses kaydı alınmasını hukuka uygun kabul edebilmektedir. Öte yandan usulsüzce yaratılan delillerin ispat yöntemi olarak kullanılabilmesi mümkün değildir. Buna göre bir suçu kanıtlamak amacıyla delil yaratılması halinde bu hükme esas alınamayacaktır. Örneğin hukuka uygun yollarla elde edilemeyen bir belgenin baştan düzenlenerek delil olarak sunulması hem hukuka aykırı delil kabul edilecek hem de TCK kapsamında belgede sahtecilik suçu oluşmuş sayılacaktır. Bununla beraber daha önceden işlenen bir suçun ispatlanması amacıyla bir kurgu tasarlanarak failin itiraf etmesi vb. bir yöntemle delil edildiğinde de bu durum değerlendirmeye esas alınamayacaktır. 

Hukuka aykırı delil örnekleri konusunda aramada elde edilen delillerin değerlendirilmesi hususu da önem arz etmektedir. Aramada elde edilen delillerin hukuka uygun kabul edilebilmesi için arama işleminin hukuka uygun şekilde gerçekleştirilmesi şarttır. Buna göre aramaya ilişkin hakim kararının bulunmaması, karar olmadan kişinin rızasına dayalı olarak aramanın yapılması, arama kararının içeriğinin açıkça belirtilmemiş olması, kişinin veya avukatının aramada hazır bulunmasının engellenmesi gibi Kanuna aykırı şekilde yapılan aramada elde edilen bulgular delil olarak değerlendirilemeyecektir.

Son olarak belirtmek gerekir ki zor kullanma, darp veya tehditle ele geçirilen delillerin hukuka uygun kabul edilemeyeceği şüphesizdir.

Ceza Hukukunda Kesin Deliller Hakkında

Ceza hukukunda kesin deliller meydana gelen olayların ceza muhakemesi aşamalarında kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ispatlanmasını sağlayacak araçlardandır. Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bunun için daha ilk aşamada, Cumhuriyet savcısının soruşturmayı tamamlamasının ardından iddianame düzenleyebilmesi için eldeki delillerle eylemin suç oluşturduğuna dair kanaatinin oluşması gerekecektir. Diğer bir ifadeyle meydana gelen olayın mahkemeye taşınabilmesi için Cumhuriyet savcısı elindeki delillere dayanarak suçun oluştuğuna kanaat getirmiş olmalıdır. 

Ceza hukukunda yargılama yapılırken faillerin delilleri özellikle yok etmeye çalışacağı düşüncelerinden hareketle delillerin sınırlandırılmaması yoluna gidilmiştir. Yaşanan olayın ispatlanmasını zora sokacak durumlardan kaçınmak amacıyla CMK m.217 suçun her türlü delille ispatlanabileceğini öngörmüştür. Ancak makalemizin önceki bölümlerinde de ifade ettiğimiz üzere bunun tek istisnası hukuka aykırı delillerdir. 

Ceza hukukunda delil serbestisi ilkesi her şeyin delil olabileceği, ilgililerin delil sunabileceği gibi hakimin de kendiliğinden delil araştırabileceği, yargılamanın aşamalarında delil sunmaya dair bir zaman sınırlaması olmayacağı kurallarını da beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla bu ilke gereğince sanığın suçlu olmadığını ispat etmesi kendisinden beklenemeyecektir. 

Her türlü bulgunun delil olabileceği bir yana, ceza yargılamasında öne sürülen bulguların somut olayla ilişkili, olayın bir parçası olması da şarttır. Bulgunun olayın bir kısmını dahi olsa ispat edebilir niteliği haiz olması ve elde edilebilir olması gerekir. Bu durum bulgunun hukuka uygun olarak elde edilebilir olması gerektiği anlamına gelmektedir. 

Ceza hukukunda deliller tarafların bilgisi dahilinde çıkarılmalı, yani her iki tarafın da delillere ulaşma imkanı bulunmalıdır. Mahkemeye sunulan delillerin ayrıca mahkemede tarafların huzurunda tartışılabilir olması gerekir. 

Son olarak hukuk yargılamasında olduğu gibi ceza yargılamasında da vakıanın aydınlatılmasında tanık deliline başvurulabileceği belirtilmelidir. 

Topo Hukuk Bürosu tecrübeli ve alanında uzman ceza avukatları ile müvekkillerine profesyonel anlamda hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti vermektedir. Soruşturma ve ceza davalarınızla ilgili olarak avukatlarımızdan bilgi almak için iletişim sayfasından bizlere ulaşabilir, Avukata Sor hizmetimizden online faydalanabilirsiniz. 

Yayım tarihi: 24 Haz 2020