İzinsiz görüntü veya ses kaydı almanın suç teşkil edip etmeyeceği hususu günümüzde neredeyse herkesi yakından ilgilendiren bir konu haline gelmiş bulunmaktadır. Bireylerin yalnızca iletişim amacıyla kullandığı tuşlu telefonların tarihe karışıp herkesin akıllı telefon sahibi olması ile birlikte çekilen fotoğraflar da anbean artış göstermektedir. Tüketici artık telefon satın alırken temel özelliklerindense ses ve görüntü kalitesine dikkat etmektedir. Bir şeyin keşfi veya çoğalmasında her zaman olduğu gibi görüntü ve ses konusunda da ikinci aşama olarak suç ve suçlular ortaya çıkmaktadır. Biz de ceza hukuku avukatları olarak makalemize başlamadan önce kısa ve öz bir şekilde izinsiz görüntü veya ses kaydı almanın suç olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz.
İzinsiz ses ve görüntü kaydı almanın suç olarak kabul edilmesini sağlayan uluslararası belgeler var olduğu gibi ulusal hukukumuzda da bu hususta gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Bu belgelerin neler olduğuna ve hukukumuzdaki düzenlemelere yazımızın ilerleyen bölümlerinde daha detaylı bir şekilde ele alacağız.
İzinsiz görüntü veya ses kaydının alınması konusu tartışmaya açık bir konu olup gerek TCK gerekse uluslararası anlaşmalarda yer alan hükümlere göre aykırı bir durumdur. Bazı istisnai hallerde bu durumun hukuka uygunluğu söz konusu olabilmektedir. Dolayısıyla bir suçun faili olmamak adına kimsenin izinsiz olarak görüntü veya ses kaydının alınmaması en doğru hareket olacaktır.
İzinsiz görüntü veya ses kaydı almanın suç sayılmasının en önemli nedeni özel hayatın gizliliğini ihlal ediyor olmasıdır. Burada cevaplanması gereken soru özel hayat kavramından ne anlaşılması gerektiğidir. Özel hayat, bir kişinin gözden uzakta, kimseyle paylaşmadığı, kapalı kapılar ardındaki yaşantısı ve mahremiyetidir diyebiliriz. Herkesin bilmediği ya da bilmesi gerekmeyen ancak istenildiği takdirde başkalarına aktarılabilen bilgiler de özel hayat kapsamında değerlendirilmektedir. Hal böyle olunca da bir kimsenin izinsiz görüntü veya ses kaydını almak hukukumuz açısından suç teşkil etmektedir.
Özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi suretiyle izinsiz görüntü ve ses kaydı alınması ünlü kimseler açısından ayrıca değerlendirilmelidir. Kamuya açık alanda bulunduğu esnada kişinin görüntüsünün alınması ya da sesinin kaydedilmesi sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına razı olduğu anlamına gelmeyecektir. Söz konusu ihlalin var olduğunu söyleyebilmemiz için herhangi bir hak ya da yetkiye dayanılmıyor olması gerekir. Bu sebeple, özel yaşama ilgililerin açık ya da örtülü rızasına dayalı olarak müdahale eden kişi suç işlemiş olmayacaktır. Aynı zamanda bir hakkın kullanılması halinde de herhangi bir suç oluştuğundan söz etmek mümkün olmayacaktır. Örneğin gazetecilik mesleğinin icra edilmesi çerçevesinde işlenen fiiller bakımından hukuka uygunluk nedeni vardır. Fakat bu konuda uygulamada yoğun tartışmalara neden olmaktadır. Özellikle ünlü kişilerin özel yaşamlarına ilişkin olarak medyada yapılan yayınlar bu tartışmanın en önemli unsurudur.
Bir işadamının evlilik dışı ilişkisinin kitle iletişim araçları kullanılarak kamuoyuna duyurulması halinde işadamı, bu durum sebebiyle şikayetçi olmakta; fakat medya bu yayınların halkın ilgisine mazhar olduğunu ve görevlerini yaptıklarını ileri sürmektedir. Dolayısıyla bu tip sorunlar karşısında çözüme ulaşmak her zaman kolay olmamaktadır.
Temel olarak şunu söyleyebiliriz ki izinsiz görüntü veya ses kaydı alınması yolu ile gazetecilik mesleğinin icra edildiğinin söylenebilmesi için olayın gerçek olmasının yanı sıra hakikaten bir kamu yararı bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde yapılan hareket suç teşkil edecektir.
İçindekiler
İzinsiz Görüntü veya Ses Kaydı Almak Suç Mudur?
İzinsiz görüntü veya ses kaydı almanın bir suç olduğunu daha önce de belirtmiştik. Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu düzenlenmiş olup suçun işlenmesi halinde fail hakkında verilecek olan ceza yer almaktadır. İlgili madde hükmüne göre özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun görüntü veya ses kaydı alınması suretiyle işlenmesi halinde fail hakkında verilecek olan ceza arttırılacaktır. Aynı zamanda bu ses ya da görüntü kayıtlarının hukuka aykırı bir şekilde ifşa edilmesi ise söz konusu suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir.
İzinsiz görüntü veya ses kaydı alınması neticesinde aynı zamanda haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ( TCK m.132) işlenmiş olabileceği gibi kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu ( TCK m.133) da işlenmiş olabilir. Dolayısıyla somut olayın özelliklerine bakılarak failin cezalandırılması gerekecektir. Dolayısıyla TCK bakımından bir kimsenin izinsiz görüntü veya ses kaydının alınması suçtur.
Kişilerin özel hayatının izinsiz görüntü ya da ses kaydı alınması suretiyle ihlal edilmemesi gerektiği Anayasamızda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de belirtilmiştir. Anayasada kişilerin özel hayatının gizliliği madde 20 ile güvence altına alınmıştır. İlgili maddeye göre, herkes özel hayatına ve aynı zamanda aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı da bu maddede belirtilmiştir. Bir kimsenin kamuya mal olmuş bir kişi olması, onu özel yaşamına saygı gösterilmesini isteme hakkından mahrum bırakmayacaktır. Ancak daha önce değinmiş olduğumuz gibi bazı hukuka uygunluk sebeplerinin varlığı halinde özel yaşamın gizliliğini ihlal suçu gündeme gelmeyecektir.
Anayasanın yanı sıra AİHS’nin 8. maddesine göre herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve aynı zamanda yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına müdahalenin ne şartlar altında gerçekleşebileceği de aynı maddede belirtilmiştir. Dolayısıyla şunu söyleyebiliriz ki hukuka uygunluk sebepleri dışında bir kimsenin izinsiz görüntü veya ses kaydının alınması hukukumuz açısından suç kabul edildiğinden bu suçun failinin cezasız kalması da düşünülemeyecektir.
İzinsiz Görüntü veya Ses Kaydı Delil Olur Mu?
İzinsiz görüntü ve ses kaydının delil olup olamayacağı meydana gelen somut vakıanın incelenmesiyle cevaplandırılabilecektir. Delil kullanmak, ispat açısından hukuk sistemimizin kabul ettiği araçlardır. Fakat delillerin değerlendirilmesi konusunda birtakım sınırlamalar mevcuttur. Hakkın varlığını ispat etmede kullanılan delilin hukuka aykırı olması halinde esas kural bu delilin yargı makamı tarafından kullanılmamasıdır. Fakat yargı içtihatları ve uluslararası kurallar doğrultusunda bu kuralın bazı istisnaları da bulunmaktadır.
Yargıtay kararlarına göre şunu söyleyebiliriz ki hukuka uygun olarak elde edilmiş, yani yaratılmamış olan ses kayıtlarının boşanma davalarında delil olarak kullanılması mümkündür. Fakat sonradan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bazı kararlarında ses kaydı delilini elde edilmiş ya da yaratılmış ayrımına gitmeksizin hukuka aykırı kabul etmiştir. Aynı şekilde bir kimsenin hukuka aykırı olarak görüntüsünün delil olarak kullanılması da mümkün olmamaktadır; aksine suç teşkil etmektedir.
Günümüzde pek çok kurum, kuruluş ya da işyerinde güvenlik sebebiyle gizli kamera ile kayıt yapmaktadır. Bu durumda kayıt altında olan kamera altında suç işlenmesi halinde bu görüntülerin delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı da akla gelen sorular arasındadır. Gerek içtihatlar gerekse kararlar neticesinde şunu söyleyebiliriz ki bu görüntülerin delil olarak kullanılması izahtan varestedir. Çünkü yapılan kayıt kamusal alanda ve kamuya açık bir faaliyete ilişkindir. Gizli kamera ile denetim yapıldığına dair bir kaydın yer almasına bile gerek yoktur. Nitekim pek çok olayın çözümlenmesinde ve faillerin bulunmasında kamera kayıtları delil olarak kullanılmaktadır.
Sonuç olarak izinsiz görüntü veya ses kaydı alınmasının içtihatlar ve Yargıtay kararları çerçevesinde bazı istisnaları mevcut olmasına rağmen kural olarak bu durum suç teşkil etmektedir.
İzinsiz Görüntü ve Ses Kaydı Yapmanın Cezası
İzinsiz görüntü veya ses kaydı yapılması neticesinde haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi söz konusuysa TCK m.132’ye göre suçun temel halinde verilecek olan ceza bir kat arttırılacaktır. Yani haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda fail hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunurken bu ihlalin söz konusu içeriklerin kayda alınması şeklinde gerçekleşmesi durumunda verilecek olan ceza bir kat artacaktır. Bu içeriklerin hukuka aykırı bir şekilde ifşa edilmesi durumunda ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası gündeme gelecektir. TCK m.133’te yer alan kişiler arasındaki konuşmaların izinsiz olarak dinlenmesi veya kayda alınması halinde ise fail hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır. Aynı zamanda aleni olmayan bir konuşmaya katılan kişi konuşanların sesini rıza olmaksızın kaydettiği zaman 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabileceği gibi adli para cezasına çarptırılması da mümkündür.
İzinsiz görüntü veya ses kaydı alınması neticesinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşuyorsa bu durumda suçun temel halinde verilecek olan hapis cezası bir kat arttırılacaktır. Yani ceza, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyken bunun bir kat arttırılması söz konusu olacaktır. Suç teşkil eden ses veya görüntü kayıtlarının hukuka aykırı bir şekilde ifşa edilmesi halindeyse fail hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır. Detaylı bilgi için “Bilişim Avukatı” adlı yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.
Telefon Görüşmesi Kaydetmek Yasal mı?
Telefon görüşmesi kaydetmek TCK 132 kapsamında düzenlenmiş bir suç olup kesinlikle yasal kabul edilemeyecektir. Bu husus hükümde geçen “gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.” ifadesinde açıkça belirtilmiştir. Ancak Kanunun bu hükmüne karşılık Yargıtay belirli hallerde telefon görüşmesinin izinsiz kaydedilmesini yasal olarak kabul edebilmektedir.
Yargıtay’a göre kişinin bir daha kanıt elde etmesinin imkanı bulunmayan ani gelişen ve yetkili makamlara başvurmanın da mümkün olmadığı hallerde kendisine karşı işlenen hukuka aykırı fiili önlemek için, kaybolması muhtemel olan kanıtların kaybolmasını engellemek ve yetkili makamlara sunarak güvence altına almak maksadıyla saldırıyı gerçekleştirenin bilgisi olmadan ve rızası alınmadan konuşma ve haberleşme içeriklerini, özel hayata ilişkin ses ve görüntülerini dinlemesi, izlemesi veya kaydetmesi hukuka aykırı olarak nitelendirmemektedir (Yargıtay 12. C.D. E.2012/20608 K.2012/18217 T.11.09.2012). Zira Yargıtay, kişinin bu hallerde yapmış olduğu dinleme, izleme ve kayıt altına alma eylemlerinde hukuka aykırılık bilinciyle hareket ettiğinden söz edilemeyeceğini belirtmektedir. Dolayısıyla belirtilen durumlarda telefon görüşmesi kaydetmek yasal olacaktır.
İzinsiz Görüntü Alma Suçu
İzinsiz görüntü alma suçu TCK 134’te tanımlanmış özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu ifade etmektedir. Özel hayat kişilerin kendilerine özgü yaşayışlarını, yaşama tarzlarını açıklayan bir kavram olup kişilerin kendilerine özgü tutum ve davranışlarını kapsamaktadır. Esasen kişilerin kendilerinin belirledikleri bir alandır. Başkalarını bu alana almaya da istemediği kimseleri bu alana dahil etmemeye de yetkili olan kişinin kendisidir.
Kişilerin görüntü ve sesleri, onların özel hayatının kapsamına giren verileridir. Bu sebeple bir kimsenin görüntülerinin izinsiz kaydedilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal oluşturacak olup bu kapsamda cezalandırılacaktır.
İzinsiz görüntü alma suçu işleyen failler öncelikle özel hayatın gizliliğini ihlal etmesi sebebiyle bir yıldan üç yıla kadar hapis ile cezalandırılacak ardından bu ceza bir kat artırılacaktır. Bu artırım Kanun hükmündeki “Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.” ifadesi gereğince yapılmaktadır.
İzinsiz Fotoğraf Paylaşımı Cezası
Kişilerden izinsiz fotoğraf paylaşımı özel hayatın gizliliğini ifşa suretiyle ihlal suçu oluşturmaktadır. TCK 134/2 hükmü özel hayatın gizliliğine ilişkin görüntülerin ifşa edilmesini yasaklamaktadır.
İfşa etme fiilinin sözlük anlamı gizli bir şeyi açığa çıkarma, yaymadır. Kısaca bir özel hayat verisinin birçok kişinin bilgisine sunulması olarak açıklanabilecek bir fiildir.
İzinsiz fotoğraf paylaşımının suç teşkil ettiğini iddia edebilmemiz için ifşanın hukuka aykırı olarak yapılması gerekir. Diğer bir ifadeyle izinsiz fotoğraf paylaşımını hukuka uygun hale getirecek bir sebep bulunmamalıdır.
İzinsiz fotoğraf paylaşımı cezası TCK 134/2’ye göre iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. İfşa edilen özel hayat verilerinin basın yayın yoluyla yayımlanması halinde de fail bu ceza ile cezalandırılacaktır.
İşyerinde Ses Kaydı Yasal mı?
Kişilerin kendisinden izinsiz olarak işyerinde ses kaydı alınması izinsiz ses verisi elde edildiği ve kayıt altına alındığı için yasal olarak nitelendirilemeyecektir. Bu gerekçeyle TCK 134/1 ikinci cümlesi uyarınca işyerinde izinsiz ses kaydı alınmasının cezalandırılması gerekir.
İşyerinde ses kaydı alınmasının işçi işveren ilişkisi bağlamında ayrıca incelenmesi gerekir. Elbette işverenin işyerinde işçiyi takip yetkisi bulunmaktadır. Fakat bu yetkinin yalnızca işin nasıl yapıldığı hususunda olduğu ve özel hayatı kapsamadığı unutulmamalıdır. Burada işçinin özel hayatı işin nasıl yapıldığına oranla üstün ve öncelikli bir haktır. Buna göre örneğin işverenin işçisinin telefonlarını dinlemesi söz konusu ise bu uygulama işçinin özel hayatının gizliliğini ihlal etmektedir. Bu örnekte işçinin kullandığı telefon ister işyerine ait ister işçiye ait olsun ihlal sorumluluğu gündeme gelecektir.
İşyerinde ses kaydının yasal olabilmesi için diğer alanlarda veya görüntü kayıtlarında da olduğu gibi ses kaydı alınan kimsenin önceden bilgilendirilmesi ve bunu kabul etmesi gerekmektedir.
İzinsiz Telefon Ses Kaydı Suçu
İzinsiz telefon ses kaydı suçu haberleşmenin gizliliğini ihlal başlıklı TCK m.132 sorumluluğu doğurmaktadır. Haberleşmenin gizliliğini koruma altına alarak Kanun haberleşme fiilini kişiler arasında sınırlı kılmıştır. Kişiler haberleşme suretiyle açıkladıkları düşüncelerinin muhatabının dışında kimsenin bilmemesini isteyebilir. Zira hem Anayasa hem de TCK belirli kişiler arasında gerçekleştirilen haberleşmeyi koruma altına alarak bu talebe hukuki zemin hazırlamıştır.
Haberleşmenin gizliliğini suçunun konusunu oluşturan haberleşme iletişime elverişli telefon, tablet, mektup, faks vb. her türlü iletişim aracı ile gerçekleştirilebilirdir. İletişimin belirli kişiler arasında yapılması gerekli ve yeterlidir. Buna göre haberleşmenin belirli olmayan kimselerce yapılması veya gazete, dergi gönderilmesi gibi hallerde gizliliğin korunması gereken bir iletişimin varlığından söz edilemeyecektir.
İzinsiz telefon kaydı belirli kişiler arasında yapılan bir telefon görüşmesinin taraflarından en az birinin izni ve onayı olmaksızın kaydedilmesi suretiyle işlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturur. Bu fiil sebebiyle fail ilk olarak TCK 132/1 ilk cümle uyarınca bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılıp ardından bu ceza bir kat artırılacaktır. Zira telefon görüşmesindeki iletişimin gizliliği yalnızca ihlal edilmemiş kayda da alınmıştır.
Gizli Ses Kaydı Yapmanın Cezası Nedir?
Gizli ses kaydı yapmak fiilinin hukuki anlamı kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların taraflardan herhangi birinin onayı olmaksızın bir ses kayıt cihazı ile kayda alınmasıdır. Gizlice ses kaydı yapmak TCK 133’te düzenlenen kişiler arasında konuşmaların dinlenmesi veya kayda alınması suçunu oluşturur. TCK 133’e göre gizli ses kaydı yapmanın cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır.
Gizli ses kaydı kişinin katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi diğer konuşanların onayını almadan ses kayıt cihazı kullanarak kaydetmesi şeklinde de söz konusu olabilir. Bu durumda gizli ses kaydı yapmanın cezası altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olacaktır.
İzinsiz Ses Kaydı Şikayet Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?
İzinsiz ses kaydı şikayet dilekçesi bulunduğunuz il Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılmalıdır. Şikayet dilekçesinde suç ve suç tarihi belirtilmiş olmalı, şüphelinin kimliği biliniyorsa bu da dilekçede yer almalıdır. Şikayetçi izinsiz ses kaydı şikayet dilekçesi açıklamalar bölümünde maruz kaldığı hukuka aykırı fiilin ayrıntılarını kısa ve öz bir şekilde anlaşılır bir dille anlatmalıdır. Son olarak dilekçenin şikayetçi adı soyadı ile imzalanması gerektiği unutulmamalıdır.
Haberleşmenin, konuşmaların, özel hayatın gizliliğinin ihlali veya kişisel verilerin hukuka aykırı kullanımı sebebiyle yapılacak suç duyurularında elde edilebiliyorsa delillerin toparlanması önemlidir. Soruşturmaya esas teşkil edecek deliller elde edildiğinde şikayet tarihine kadar korunmalı ve dilekçeye ek olarak sunulmalıdır.
İzinsiz ses kaydı şikayet dilekçesi kişinin özel hayatının gizliliğine yapılan saldırıya karşı başlatılacak soruşturmanın temelini oluşturan belge olduğundan vakıaların açık ve net ifade edilmesi önemlidir. Bu hususta hukuki süreç hakkında bilgi almak, şikayet dilekçesi yazımı ve delillerin toparlanmasında destek almak için ceza avukatına başvurmak faydalı olmaktadır.
Kamusal Alanda Fotoğraf Çekmek Yasal mı?
Kamusal alanda fotoğraf çekmek aslında gün içinde fark etmeden de olsa hepimizin yaptığı ancak yasallığı tartışılması gereken bir eylemdir. Özçekim sırasında dahi kadraja yolda yürüyen, arka masamızda kahvesini yudumlayan veya yemeğini yemekte olan birçok insan girebilmektedir. Günümüzde oldukça revaçta olan bir hobi diyebileceğimiz fotoğrafçılığın icrası sırasında insanların profesyonel veya analog fotoğraf makineleri ile “sokak fotoğrafları” çektiğine de sıklıkla şahit oluruz. Bu fotoğraflara yalnızca sokak ve sokaktaki cansız nesneler değil; içerisinde bulunan hayvanlar, insanlar da dahil olmaktadır. Fakat kendisinin izinsizce fotoğrafının çekildiğini fark eden bir insanın bu eylemden rahatsızlık duyması halinde hukuki durumun ne olacağı bilinmemektedir.
Kamusal alanda fotoğraf çekmek yasaldır. Ancak bu yasallık Yargıtay’ın da kararlarında belirttiği üzere insanların kamusal alanda dolaşarak fotoğraflarının çekilmesine rıza gösterdiği anlamına gelmemektedir. Burada dikkat edilmesi gereken “kişisel verilere” saygı gösterilmesidir.
Kişisel veri kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi içerisine alan bir kavramdır. Bu verilerin izinsizce kayda alınması suç oluşturmaktadır. Kamusal alanda bir kimsenin fotoğrafını, yani görüntüsünü içeren kişisel verisini izinsizce kaydetmek yasal olmayacaktır.
Bu bilgiler ışığında kısaca sokak fotoğrafçılığı adı altında insanların fotoğraflarını çekerken izin alınması gerektiği, kişilik haklarının sokakta da devam ettiği söylenebilir. Ancak gazetecilik faaliyeti kapsamında haber amaçlı olarak veya yüksek kamu yararının bulunduğu hallerde izin alınmaksızın çekim yapılmasının yasal kabul edilebileceği de belirtilmelidir.
Habersiz Fotoğraf Çekiminin Cezası Nedir?
Habersiz fotoğraf çekimi bir kimsenin özel hayatının gizliliğini ihlal etmek anlamına gelmektedir. Kişinin fiziki varlığına ilişkin bir kaydın alınmış kabul edileceği fotoğraf çekiminin yasal olabilmesi muhatabın onayının olmasına veya alınmasına bağlıdır. Şayet kişi fotoğrafının çekilmesini istemiyor, izin vermiyor veya çekildikten sonra bunu onaylamıyor ise özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işlenmiş kabul edilecektir.
Habersiz fotoğraf çekimi özel hayat gizliliğinin görüntü kaydı alınması suretiyle ihlal edilmesidir. Bu durumda habersiz fotoğraf çekiminin cezası TCK 134/1-ikinci cümle uyarınca bir yıldan üç yıla kadar verilecek hapis cezasında bir kat artırıma gidilmesi yoluyla hesaplanacaktır.
İzinsiz görüntü veya ses kaydı alma suçları ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için Avukata Sor sayfasından Topo Hukuk Bürosu ceza avukatlarına başvurabilirsiniz. Ceza davalarınızda Topo Hukuk Bürosu avukatlarından hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak için bizlere iletişim sayfasından ulaşabilirsiniz.
Konuyla ilgili yayınlamış olduğumuz diğer makalelerimize göz atmak için: